İlginç bir kişiliği vardı Japonya Tarım Orman ve Balıkçılık Bakanı Toshikatsu Matsuoka'nın... Birkaç ay önce ABD gezisi sırasında Denver'de bir Japon lokantasına gittiğinde mönüde suşilerin yanı sıra başka Uzakdoğu ülkeleri mutfaklarından da yemekler yer aldığını görünce kanı beynine sıçramıştı.
Tokyo'ya dönüşünde hemen talimatı vermişti: "Yabancı ülkelerdeki Japon lokantalarının listesi çıkarılsın. Oluşturulacak bir komisyon bu listeden gerçek Japon lokantalarını belirlesin ve onlara özel bir kalite belgesi verilsin. Japon mutfağının itibarını korumak için başka çaremiz yok!"
Matsuoka ilginç olmasına ilginçti ama bir zaafı vardı: Paraya düşkündü. Bürokrat olarak 62 yıllık yaşamının yarısını geçirdiği Tarım Bakanlığı'nda, son derece güçlü Japon çiftçi örgütlerinden "Cep harçlığı" aldığı söylentileri yayılmıştı.
Aynı alışkanlığını 1990'da seçildiği ve düne kadar koruduğu milletvekilliği sırasında da sürdürdüğü, o lobilerin iş takipçiliğini yaptığı iddiaları da vardı. Geçen yıl Eylül ayında başbakanlığı Junichiro Koizumi'den devralan
Shinzo Abe onu Tarım Bakanı yapınca, Japon basını dosyasını karıştırmaya başladı. Göreve başlamasından sadece dört gün sonra "Asahi Shimbun" ilk bombayı patlattı. Hem de manşetten: Matsuoka partisinin seçim kampanyası için topladığı bağışlardan bir bölümünü teslim etmeyi unutmuştu! Tokyo'daki bir finans şirketinin bağışı olan 1 milyon yen hala üstünde görünüyordu. Çiçeği burnunda bakan özür diledi ve hemen parayı ödedi.
Topu topu 11 bin YTL eden bu 1 milyon yenlik manşet aslında "Daha büyük" skandalların tetikçisiydi. Çünkü Japon basını Matsuoka'nın akçeli işlerinin kokusunu almıştı.
İkinci salvo bakanlığının açtığı ihalelerle geldi. Bu ihaleleri 14 şirket kazanmıştı. Basın bu şirketlerin Matsuoka'nın seçim kampanyasına 13 milyon yen (143 bin YTL) bağış yaptıklarını belirledi. Şirket başına 10 bin YTL!
Yarışa Aurelia George Mulgan adlı Avustralyalı bir akademisyen de katıldı: "Güç ve Rüşvet: Bir Japon siyasetçisinin hayatı" kitabıyla Matsuoka üstünden Japon siyasetindeki kirlenmeyi irdeledi.
Ve son darbe: Matsuoka'nın bedelsiz kullandığı parlamentodaki bürosu için 28 milyon yen (310 bin YTL) masraf beyan ettiği ortaya çıktı. Muhalefet ayaklanıp istifasını istedi. İktidar partisi hesap sormaya karar verdi.
460 bin YTL öldürdü Dün parlamentonun etik komisyonu önüne çıkacaktı. Ancak sabah ölü bulundu. Kendini asmıştı! Bıraktığı notta, suçsuz olduğunu yazdı. Hastane morgunda ona son ziyaretini yapan Başbakan Abe de çıkışta "Yüzünde huzur vardı" dedi.
Matsuoka'nın hakkında her ne kadar epey iddia olsa da, tespit edilebilen üç yolsuzluğun toplamı 460 bin YTL civarında.
460 bin YTL bir bakanı ipe götürdü. "İstanbul'da iki odalı daire bile alınamayacak bu kadarcık rüşvet için bir insan linç edilir mi" diye düşünenler olabilir. Hele "İş" ilişkilerinde verilen saat, yüzük gibi "Sıradan" hediyelerin değerinin bile Japon bakanı ölüme götüren iddiaların toplamının üstünde olduğu Türkiye gibi ülkelerde böyle düşünülmesi de doğrusu pek yadırganmamalı.
Ne var ki, "Matsuoka trajedisi", rüşvetin küçük veya büyük olduğuna bakmadan ne denli toplumsal tepkiye yol açabileceğine çok çarpıcı bir örnek oluşturuyor.
Ama henüz her yerde değil. Örneğin dün bir Fransız gazetesinde bu konudaki habere iliştirilmiş okuyucu yorumunda şöyle deniyordu: "Bizde politikacılar rüşvet iddiaları yüzünden kendilerini asmaya kalksalar, ip karaborsaya düşerdi!" Ya Türkiye'de?
Yayın tarihi: 29 Mayıs 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/29//haber,CA57A63680F8429BB629B6692A0B4B6A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.