kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Mayıs 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
MAHMUT ÖVÜR

Kimi seçiyoruz?

Acaba "Dar alanda kısa paslaşmalar" yapan siyaset madem kolları sıvadı neden seçim sistemini de değiştirmedi?
Hayata geçecek mi belli değil ama cumhurbaşkanını halkın seçmesi için yasa hazırlandı.
Ama milletvekillerini hala liderler seçiyor.
Doğrusu vekilleri de halka seçtirmek.
Bunun yolu da "Dar Bölge Seçim Sistemi" nden geçiyor.
Peki dar bölge seçim sistemi olsaydı ne olurdu?
Ayrıntılarına girmeyelim, sistemin özü şu, halk sevdiği, tanıdığı, gücünü halktan alan insanları milletvekili yapabilmeli.
Oysa bugün böyle değil.
Özellikle büyük kentlerde yaşayanlar seçtiği kişiyi tanımıyor bile.
Örneğin İstanbul Bakırköy'ün de içinde olduğu 3. Bölge'den 25 milletvekili çıkıyor.
O bölgede oturan biri olarak kamuoyundan bildiğim bir iki milletvekili dışında kimseyi tanımıyorum. Daha doğrusu "Benim seçtiğim milletvekili bu. Ve şu işleri yaptı" diyeceğim tek isim yok.
Ama dar bölge olsaydı mutlaka o milletvekili bana gelecek veya ben onu bir biçimde tanıyacaktım.
Bu olmadığı için de milletvekilleri de seçildiği bölgenin sorunlarından çok genel sorunlarla ilgileniyor ya da işin doğrusu hiçbir şeyle ilgilenmiyor.
Aslında bugün şikayet edilen lider egemenliğinin bir nedeni de bu. Halkın değil, liderlerin seçtiği milletvekilleri olduğu için de hiçbir milletvekili lideri eleştiremiyor. Çünkü, kaderleri liderlerin iki dudağı arasında...
Artık, bunun da değişmesi gerekmiyor mu?

Küçük illerde "ithal aday" sorunu!
Her seçim döneminde en çok tartışılan konulardan biri de; "İthal Adaylar"...
Bu da siyasi parti mensupları arasında ciddi biçimde hem sorun yaratıyor, hem de yanlış değerlendiriliyor.
Düşünebiliyor musunuz, Anadolu'da bir ilin parti yöneticisiniz. Yıllarca o partiyi ayakta tutmak için elinizden gelen her şeyi yapıyorsunuz. Her zorluğa katlanıyorsunuz. Ama seçim günü geldiğinde bir bakıyorsunuz, o ile, o parti merkezine hiç uğramayan biri milletvekili aday ilan edilmiş...
Siz olsanız isyan etmez misiniz?
Kuşkusuz bu daha çok iki, üç veya bilemediniz 4 milletvekili çıkaran illerde yaşanıyor.
İşin bir yanı bu.
Bir de öteki yüzü var.
Olayın öteki yüzünde de partililerin garip tavrı dikkat çekiyor. Nerdeyse her gelen adaya "ithal aday" diye karşı çıkılıyor.
Bu da doğru değil.
Çünkü özellikle büyük kentlerde yani 2030, hatta İstanbul gibi 70 milletvekili çıkarılan kentlerde ister istemez siyasi partilerin, dünya ve ülke çapında başarılı olmuş bilim adamı, yönetici ve bürokrat adaylara ihtiyacı var.
Bu tür adaylara "ithal aday" diye karşı çıkmanın da bir mantığı yok.
Ön seçimin yapıldığı koşullarda bile bu tür adaylara "kontenjan" tanımak demokratik işleyişin bir gereği...