Piyasalardaki olumlu hava uzun süredir aynen devam ediyor. Son günlerde özellikle yurtdışı piyasalardaki olumlu gelişmelerin de bu süreci daha da pekiştirdiği görülüyor.
Bu gelişmelerin temelinde ABD ekonomisinin canlılığını koruması yönündeki işaretler ve beklentiler var. Global olumlu havdan etkilenen sadece Türkiye değil Brezilya gibi Türkiye'nin ikiz ekonomisi olarak görülen ekonomilerde de aynı canlılık hâkim.
Rekorlar arka arkaya kırılıyor.
"Dünya borsaları da nerden çıktı " dediğinizi duyar gibiyim. Türkiye'deki olumlu havanın nedenini açıklamaya çalışıyorum sadece.
Cumhurbaşkanlığı için Abdullah Gül'ün adaylığı belli olduktan sonra herkes piyasalardaki havayı Gül'e yoruyor da ondan.
"Piyasalar Gül'ün adaylığını onayladı, Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmaması olumlu havayı destekliyor " türündeki yorumları her yerde okumak ve duymak mümkün.
"Ama aynı şekilde birkaç hafta önce piyasaların adayı Erdoğan ve bu çoktan satın alındı yabancılar tarafından " diye yorumlar yapılmıyor muydu?..
Elbette Cumhurbaşkanlığı seçimi uzun süredir piyasa oyuncularının kafasını meşgul ediyordu. Ve adayın belli olması da belirsizliği azaltması bakımından önemli.
Ancak borsanın yüzde 70'i zaten yabancı kontrolünde. Ve onların stratejilerinde Cumhurbaşkanlığı seçimi çok da etkili değil diye düşünüyorum.
Asıl belirleyici faktör kurların yönü ve faizin daha ne kadar yüksek kalacağı. Başka bir deyişle Türkiye'deki tatlı kârın ne kadar daha süreceği. Ya da ekonomide dışarıdan giren paraya bağlı olarak devam eden bahar havasının ne zaman bulutlanabileceği.
Bir de genel seçim konusu var tabi. Muhtemel bir erken seçim ile ekonomi durgun havanın oluşacağı ve özellikle bürokraside de işlerin durma noktasına geleceğine de hesaba katmak lazım. Yılın ikinci yarısı siyasi anlamda ilk yarısından daha hareketli geçebilir gibi görünüyor.
Bir de
ABD'nin Irak politikası var ki bana göre ortalığı karıştırmaya hazır bir bomba gibi. Şok bir geri çekilme kararı ve istikrar sağlanmamış hatta iç savaşa sürüklenen Irak gibi bir komşu hiçbir yatırımcının istemeyeceği bir konu. "
Bugün zaten savaş var orada " demeyin. Kat be kat kötü bir durumdan bahsediyorum. Gördüğünüz gibi riskleri yaratan da fırsatları sunan da yine yurtdışı kaynaklı faktörler. Başta da ABD.
"Bizim yaptığımızın hiç mi önemi yok?" Tabii ki var ama düşündüğümüz kadar değil. Asıl önemlisi iç barışı yakalamak. İstikrarın yanına bir de toplumsal uzlaşıyı yerleştirmek. Ancak o zaman aldığımız kararların geleceğimizi etkileme gücü zirveye çıkar.
Yayın tarihi: 28 Nisan 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/28//haber,CD54C661EE8A4302AE4C3584C8CC3AF2.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.