Dünyanın herhangi bir uygar ülkesinde, hatta az gelişmişinde bile, salı akşamı İstanbul Valisi görevinden alınmıştı.
İfade ettiği kerameti kendinden menkul ihbarları bahane ederek İstanbul'da yaşamı felç, kendi insanına işkence eden valiyi görevden alması gereken İçişleri Bakanı, bir de kutlamış üstelik..
Şaşmadık.. Bunların hepsi ayni kabı paylaşıyorlar çünkü..
Meğer valimiz kahramanmış.. İstanbul'u teröristler basacakmış, kan gölüne çevirecekmiş, onu önlemiş..
Yahu önlemlerinde otobüsleri, vapurları, metroları durdurmak, köprüyü tek şeride indirmek varsa, bunların sonucunda kentin felç, halkın sokaklarda sefil olacağını öngörebilmek için ilkokul çocuğu kafası yetmez mi?.. O zaman tatil ilan etsene 1 Mayıs'ı.. Tüm işyerlerini, okulları kapasana.. Yetkin var..
Bu tavır Osmanlı kafasıdır. "Ben asar, keserim, milletten bana ne?.."
Hani terör, hani kan?.. Kadıköy İstanbul değil mi?. Dünyanın en uygar gösterileri orada yapılmadı mı?. Kimsenin burnu kanadı mı?.. Tam tersine, güller atıp, halay çektikler..
Geçiniz.. Mesele, işçileri Taksim'e sokmamak..
Doğru, Taksim'de gösteri izni yok.. Yani orada toplanmak yasal değil..
Sayın Vali?..
"Yaptığın hayır, ürküttüğün kurbağaya değecek" demiş eskiler.. DİSK'i Taksim'e sokmamak için yarattığın Devlet Terörü'ne (Bu başlığı atan Birgün gazetesini kutlarım) değdi mi, şimdi?. O polisin kafede kendi başına yemeğini yerken "Ne oluyor" diyen vatandaşa attığı tokat aslında kimden kime, hiç düşündünüz mü?.
İstanbul'da yasal olmayan tek şey bu gösteri mi kaldı?.
Kaldırımlara park, hem de ana caddelerde serbest mi?. Peki yıllardır süren bu galeri rezaleti ne, mesela?.. Hani polis birliklerinle şov için yollara dökülmüş, birkaç galeri basmıştın, dostlar alışverişte görsün diye..
İşte tüm galeriler gene yerli yerinde.. Vatandaş gene caddenin, akan trafiğin içinde, kelle koltukta yürüyor, kaldırım işgalde diye.. Nerde devletin yasağı peki?.. Hem senede bir gün değil, her gün, her caddede ihlal edilirken devlet yasağı, seyret.. Sonra DİSK Taksim'e gelmesin diye, nerdeyse sokak savaşları çıkarıp, halkla polisi karşı karşıya getir..
Halkı, polisine düşman et..Bunun nesi yöneticiliktir, söyler misiniz?.. Ve bu yöneticilik, hangi okulda öğretilmiştir?.
İstanbul'un zavallılığının asıl sebebi, medyasının olmaması.. Medyanın meydanı böylesi "Padişah" kafalılara boş bırakması..
İstanbul'un sahibi bir gazete yok..
Dünyanın bütün büyük kentlerinin çok büyük gazeteleri varken, İstanbul'un dertlerini dile getirecek, İstanbul insanının haklarına sahip çıkacak, çektiklerinin hesabını soracak medya yok, bütün gazeteler İstanbul'da çıktığı halde.. Onların hepsi vatan kurtaran aslan (Küçük harfle yazışıma dikkat)..
Peki İstanbul'u kim kurtaracak?.
Kaç köşe yazısı okudunuz bu böyyük vatan kurtaran aslanların ceridelerinde bu rezaleti telin eden..
Yahu kendi yattıkları yeri temizlemekten acizler, vatanı nasıl kurtaracaklar peki..
Peki o müthiş demokrat kardeşlerim nerde?.. AKP İktidarının, İçişleri Bakanı, Valisi, Belediye Başkanı ve polisi ile kendi halkına savaş ilan edip, onlara gün boyu işkence etmesine niye baş kaldırmıyorlar.. Halka işkence edenler nasıl demokrat olurlar?. Halka işkenceyi görmezden gelenler nasıl basın, dördüncü güç, nasıl demokrasi havarisi olurlar?..
Görüyorsunuz.. Her iş gelip sonunda medyaya dayanıyor.
Bir sahte, bir sorumsuz, bir insanına ve ülkesine sahipsiz medya içinde başımıza gelenler az bile..
Yaşadığımıza şükür..
Bugünkü Tüm Yazıları
İktidar ve sorumsuz medya!..
Yayın tarihi: 4 Mayıs 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/04//haber,C9F528F4B62046D0BC7CF48B90F197EB.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.