Çocukluğumun en coşkulu günleri olurdu hep, 23 Nisanlar..
Kendimi önemli hissetmeye başlamam, bu bayram ve bu bayramda verilen mesajlar sayesindedir..
O çocuk yaşımızda, sahiplenmeyi öğrenmiştik.. Ülkeye ve ülkenin değerlerine sahiplenmeyi.. Atatürk'ün öğretisi buydu, bayramı biz çocuklara verirken..
"Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan" diye başlardık güne..
Bugün 23 Nisan işte, gene, ben bu satırları yazarken..
Ama pek neşe yok içimde bu defa..
"Eee.. Bayram bizim değil, kazık kadar adam olduk" diye değil.. 23 Nisan çocukluğum hiç büyümedi ki içimde..
Cuma neşeyle çıktım gazeteden.. Pazartesi geldim, iki eksik var.. Fatih gitmiş.. Barlas gitmiş.. İki sevdiğim arkadaşım.. Fatih sıkıntılıydı.. İstifadan söz ediyordu hep.. Durdurmak için uğraşıyordum.. Olmadı.. Ardından Mehmet.. Son yazısını benim üzerime kuran Mehmet..
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan beni mahkemeye vermiş.. Hakaret davası açmış.. Avrupa'ya Uyum yasaları çıkarmakla iftihar eden bir başbakanımız var. Uyum yasalarının başında, basın ve ifade özgürlüğü geliyor..
Bu yasayı çıkaran Erdoğan, bugüne kadar kaç gazeteciyi mahkemeye vermiş, basın bürosu açıklar mı?. Ve sonuçlanan davaların kaçını kaybetmiş.. Bunu da.. Devlet sırrı değildir elbet.. Hadi bekliyorum, acele..
Mehmet, bir garabete dikkati çekmiş..
Gazete şu anda devletin. Bizler devlet memuruyuz yani..
"Hıncal mahkûm olursa, parayı devlet ödeyecek. Yani "Başbakan devleti mahkemeye veriyor" demeye getiriyor. Valla görüntü öyle.. Devletten maaş alan Hıncal'ı, devlete karşı, devletten maaş alan avukatlar savunacak üstelik..
Barlas, bu gazetedeki son yazısında beni mahkûm etmiş aslında.. Basın savcısı ya da Başbakan avukatı, bu yazıyı "Bilirkişi" raporu gibi mahkemeye sunabilir. "Gazeteci bir siyasi iktidara saplantılı biçimde karşı olabilir" diyor.. Siyasi iktidar Recep Tayyip Erdoğan.. Saplantılı olan ben.. "Bu saplantının sonucu yanlış verilere dayalı yazılar yazabilir.." diyor.. O da ben.. "Gerekirse bunun bedelini yargı önüne çıkarak öder" diye, mahkûm da ediyor, sonunda..
Mehmet Barlas'ın bu gazetede başyazarlığa getirilmesine tepki göstermiştim.. Çok iyi bir yazar kaybedip, çok kötü bir başyazar kazanacağımızı düşünüyordum. Bence öyle de oldu.. O müthiş kültürü, bilgisi, görgüsü, mizahı ve harika kalemi ile Mehmet her telden enfes yazılar yazarken, başyazar olunca, ciddileşmek zorunda hissetti kendini.. "Bir siyasi iktidara saplantılı biçimde taraf olduğu için, yanlış verilere dayalı yazılar yazarak" başyazarda olması gereken tarafsızlığı da taşıyamadı. Kendi adına istediğin kadar taraf olabilirsin, ama gazete adına yazdın mı, tarafsızlık şarttır.
Her şeye rağmen gitmesi, Sabah'ta boşluk..
Bab-ı Ali'de Mehmet Barlas kalitesi az.. Fikirlerimiz uyuşmaz, ama müzik ve yemek başta zevklerimiz çok çakışır. Antepli hemşerimi gerçekten çok severim.. Ne diyeyim bir bildiği vardır elbet.
Sabah'ı bu dalgalı, fırtınalı denizlerden kurtarıp, sakin sulara çekme görevimiz sürüyor.. Her gün artan sıkıntılar, kaçan keyiflerle sürüyor.. Yetmiyor, kendinizi bir de yığınla dedikodunun içinde buluyorsunuz.. Ahmet Ertürk'le yemek yemişim.. El sıkışmadık. Gazeteye gelip odama girse tanımam.. Anlayın ötesini..
Bu ortamda keyif olur mu?.. Ama keyfi falan düşünecek halimiz yok..
Gemiyi yürütmeye devam.. Sabrım yettikçe..
Bu arada onların bana sabrı bitmezse tabii..
Bugünkü Tüm Yazıları
Bugün 23 Nisan.. Neşe dolmuyor insan!..
Yayın tarihi: 24 Nisan 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/24//haber,5A4139B4AF754173813A9F22DFD3B2FB.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.