kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
  |  Benim şehrim | 24 Nisan 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU

Kayıtsız, şartsız...

Eğer hakikaten halka kendi idaresinin geçerli olduğunun söylenmesi gerekmeseydi...
Kendileri aslında fiilen ne yaparlarsa yapsınlar, şu veya bu sebeple neticede netice ne olursa olsun; cumhuriyeti, demokrasiyi, "hakimiyet-i milliye" yi, istiklali ideal biçimleriyle, "sözde değil özde" işaret etmek durumunda olanlar...
"Halkın, halk için, halk tarafından" diye yeni bir ufka açılırken...
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" demezlerdi.
Şunlar denmedi, denmesi denenmedi, değil mi:
Egemenlik kayıtsız şartsız önderindir.
Egemenlik kayıtsız şartsız milli şefindir.
Egemenlik kayıtsız şartsız iktidarındır.
Egemenlik kayıtsız şartsız çoğunluk partisinindir.
Egemenlik kayıtsız şartsız cumhurbaşkanınındır.
Egemenlik kayıtsız şartsız başbakanındır.
Egemenlik kayıtsız şartsız Genelkurmay'ındır.
Egemenlik kayıtsız şartsız Silahlı Kuvvetler'indir.
Egemenlik kayıtsız şartsız yargı organlarınındır.
Egemenlik kayıtsız şartsız bürokrasinindir.
Egemenlik kayıtsız şartsız medyanındır.
Egemenlik kayıtsız şartsız dünyasınındır, sermayenindir.
Egemenlik kayıtsız şartsız din buyruklarının, cemaat liderlerinindir.
Egemenlik kayıtsız şartsız devletindir.

Bu yüzden, cumhuriyet, demokrasi, bağımsızlık, milli egemenlikten ister bazısına daha çok inanın, ister özde hepsine birden...
İsterseniz işinize geldiği gibi davranın...
Şu soruyu sormak zorundasınız:
"Egemenlik hakikaten kayıtsız şartsız milletin midir?"
Yani öyle mi oldu, öyle midir, neydi, nedir?
Ama bu soru sorulmuyor.
Sorulmayınca, aslında temelimiz kökten büyük yalanlarla donanmış kalıyor.
Anayasa'da, Meclis'te, kitaplarda yazılı duranların öyle kağıt üstünde kaldığını, neden böyle olduğunu, neden bir sürü kuvvet, kudret ve odağın fiilen "millete egemen" olduğunu, buna "tahakküm" denmesi gerektiğini;
Neden Meclis'te "millet" in önemli kısmının temsil dışı kaldığını;
Neden darbelerle Meclis'in ve millet egemenliğinin zincirlenebildiğini;
Neden iktidar çoğunluklarıyla, "diktetör diktadarları" yla Meclis'in rehin alınabildiğini;
Neden "Millet Meclisi" nden genellikle güçlüleri koruyan kanunların çıktığını;
Neden "Millet Meclisi" nin bir yandan ordu gölgesinde, bir yandan iktidar lideri gölgesinde, kendi iradesiyle cumhurbaşkanı çıkaramadığını, daha adayları dahi bilemediğini;
Neden Anayasa'nın milleti, halkı, bireyi korumak üzere mecburen yazılmış onca maddesinin "siyasi, askeri, ticari egemenler" tarafından sürekli ihlal edildiğini ve bunun suç sayılmadığını; Neden bütün bunları sorgulamak yerine, millete tahakküm edenlerin egemenliklerine boyun eğdiğimizi sormuyoruz.
Sonra yaz tahtaya, al haftaya:
Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir!
Hem de kayıtsız, şartsız.