Asıl meselemiz "iki Türkiye".
Refah ve Fazilet'li seçimlerde ısrarla o tahlili yapanlardandım. O zaten ikiye bölünmüşlüktü.
Ama esasında "ikiden fazla Türkiye" var.
Kabaca "4.25".
Biri; bilirsiniz işte, "dini duyarlılıklar" Türkiye'si.
Diğeri; bilirsiniz işte, "laik duyarlılıklar"
Türkiye'si.
Başta ABD, dış basının saydığı bu.
Ama öyle cart diye bölmek yerine, en azından çizgili bir halde düşünelim:
AKP'ye oy veren herkesin öncelikli meselesi dini duyarlılığı mıdır? Yüzde 35 yani?
Tandoğan Meydanı'ndaki yüz binlerin hepsi ya sağcı, ya solcu mudur?
Hepsi ulusalcı mıdır; yani "liberal" hiç yok mudur?
Milliyetçiler dilimlemenin neresine düşer? MHP'de, BBP'de, DYP ve Anavatan'da dini duyarlılık yahut laiklik meselesi ne dozdadır?
Milyonlarca Alevi ile milyonlarca Kürt mesela, o tahlilde hangi büyük dilime isabet eder? Neden?
Bizatihi Kürtleri de bölen dini öncelik ile etnik öncelik meselesi yok mudur? "Laik devlet", bizatihi darbe zamanında dahi, bu "dini öncelik" i ayetlerle selamlamamış mıdır? Tarih boyunca, şıhlarla, ağalarla ittifak veya çatışmaların manası nedir?
Yukarıda, ister istemez "dört Türkiye" çıktı:
1. Dini öncelik
2. Laik öncelik
3. Milliyetçi öncelik
4. Etnik öncelik
Bunların arasında elbet birbirine kapısı açılan vardır: Dini ve milliyetçi önceliği bazen ya da hep örtüşenler gibi. Yahut milliyetçi önceliği "ulusalcı laik" önceliği olanlara yakınlaşanlar gibi. "Ayrı bir Türkiye" diyemeyeceğim "Liberaller", özellikle ilk ikisi arasında gidip gelir, onların terkibini değiştirir, ehlileştirir, sulandırır.
Türkiye'de büyük siyasi hareketler, "öncelikler koalisyonu" dur zaten.
Ya bizzat koalisyon (Solcu CHP ile dinci MSP; demokratik solcu DSP, liberal muhafazakar ANAP, milliyetçi MHP; 12 Eylül öncesi Milliyetçi Cephe'ler) yahut tek partinin ardında koalisyon: Adı üstünde "tek parti" CHP'si, Demokrat Parti, 60'ların Adalet Partisi, 83 ANAP'ı, hatta seçim sırasındaki AKP.
Yüzde 40'lara ulaşan " Ecevit CHP'si" ise, parti değilse bile, seçmen açısından, bugüne kadarki tek büyük "sol koalisyon" sayılmalıdır. (Antiemperyalizm, ücretliler, aydınlar, sınıf savaşı, Aleviler, AP'ye, MSP'ye eklemlenmemiş Kürtler, toprak reformu, sosyalizm ufukları, devrimcilik, darbe karşıtlığı, demokrasi özlemi, bir de Kemalizm; hepsi içinde, yanında, en azından bir kenarındaydı)
"0.25 Türkiye" kısmen oralardan bakiyedir. Çoğunu sağa sola yazdırmış, ötekilerden tek tek ve tek tük vicdan almıştır.
Dört Türkiye de içine sinmeyen, ama kim mağdursa ve kim tahakküm ediyorsa içine sindiremeyenler.
Kah dini dayatma ve ayrımcılığın, kah dindara dayatma ve ayrımcılığın, kah Kürtlere adaletsizlik ve ayrımcılığın, kah ayrımcı Kürt şiddetinin, kah Saddam zulmünün, kah ABD tahakkümünün, kah liberal piyasa kıyımlarının.
"0.25", esasında en büyük bölücülerin baskı ve adaletsizlik, aşırı varlık ile aşırı yoksulluk, aşırı tepeden bakma ile aşırı aşağılanma da olduğunu, insanların "dini, laik, milliyetçi, etnik" önceliklerine rağmen, sık sık, adalet duygusu açlığıyla da "O Türkiye'den şu Türkiye'ye" koşturduklarının farkında olmaktır.
"33 kurşun" a da, "33 er" e de, "33 kaza kurbanı" na da, bu ülkenin tüm renkleri, tüm insanları, dört bir yanı adına tüm kalbiyle yanmaktır.
Yayın tarihi: 17 Nisan 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/17//haber,F91C0048201F4B43872D51BFB6998115.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.