Türkiye, Avrupa'da en çok ticari aracın satıldığı ülkelerin arasında yer alıyor. Ticari araçlar, turizmden öğrenci taşımacılığına, lojistikten servis taşımacılığına kadar bir çok alanda kullanılıyor. Çoğunlukla panelvan olarak satılan bu araçlar, kesilip biçildikten sonra taşımacılığa uygun hale getiriliyor. Sürücü koltuğu dışında içi boş olan panelvanların sacı kesilip cam takılıyor, koltuklar, otomatik kapı, klima ve basamaklar monte ediliyor. Daha ucuza mal olduğu ve Türkiye standartları ile Türk müşterilerin ihtiyaçları farklı olduğu için bu işlemler sonradan yapılıyor. Buraya kadar herşey normal görülüyor. Ancak, bu uygulamada bir sorun var. Bu araçların dönüşümü merdiven altı tabir edilen atölyelerde insan hayatı hiçe sayılıp yapılıyor. Standart dışı uygulamalar sonucunda koltuksuz panelvanlar, turizm ve okul servislerine dönüştürülüyor. Daha ucuza mal olduğu için tercih edilen bu dönüşüm ne yazık ki denetlenmiyor. Standartlara uygun olmadan monte edilen koltukların, kaza sırasında ne tür facialara yol açacağını düşünmek bile istemiyorum. İyi örnekler de var. İşi tüketicinin seçimine bırakmayan ve bu görevi bir sosyal sorumluluk projesi olarak gören şirketler de var. Volkswagen ve Renault gibi. İki markada bu konuda uzman olan firmalarla birlikte çalışarak, kontrolsüz koltuklandırmanın önüne geçmeye çalışıyorlar. Böylece, müşteriler koltuklandırma işlemini dışarıda yaptırma zahmetinden kurtuluyorlar. Sadece ihtiyaç duydukları donanımları seçerek, araçlarını vakit kaybetmeden dönüşümü yapılmış olarak satın alabiliyorlar. Hem araçları standartlara göre uygun koltuklandırılırken, hem de yapılan işlemler garanti kapsamında değerlendiriliyor. Ancak, burada tüketiciye düşen görevler var. Ticari araç satın alırken marka seçiminde gösterilen hassasiyet mutlaka koltuklandırmayı yapan firmayı seçerken de gösterilmeli.
Yayın tarihi: 24 Nisan 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/24//sandik.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.