Nazım'ı Piraye ile buluşturan asker
Nazım Hikmet'in Bursa'da cezaevinde olduğu dönemde, aynı cezaevinde jandarma olarak vatani görevini yapan İzmirli Gani Kalaycı, ünlü şairi eşi Piraye ile buluşturduğunu söyledi.
İzmir'in Karaburun ilçesi Ambarseki Köyünde eşiyle yaşayan 87 yaşındaki Gani Kalaycı, Nazım Hikmet ile ilgili anılarını anlattı. Askerlik yapmadan önce Nazım Hikmet'in adını hiç duymadığını belirten Kalaycı, askerlik nedeniyle bulunduğu Bursa Cezaevinde her gün Nazım Hikmet'i sabah sporu yaparken ve iş ocağı bölümünde dolaşırken gördüğünü anlattı.
Şairin o dönemde 30'lu yaşlarında olduğunu dile getiren Kalaycı, ''Cezaevi yönetimi Nazım Hikmet'e çok iyi davranıyordu. Cezaevi müdürü de müdür muavini de ufak tefek vazifeliler de Nazım'a iltimas geçiyorlardı'' dedi.
CEZAEVİNDEN ÇEKİRGE'YE YOLCULUK
Komutanının bir gün kendisini çağırdığını ve Nazım Hikmet ile ''arkadaş gibi'' dışarıya çıkmasını emrettiğini söyleyen Kalaycı, şunları kaydetti:
''Komutan bana, 'Sen bugün Nazım Hikmet ile gideceksin, yanına tüfeğini alma' dedi. Tüfeğini aldın mı nezarette gidiyorsun gibi oluyor, bana Nazım Hikmet ile arkadaş gibi gitmem söylendi. Aslında doğru değil, ama karakol komutanı öyle söyledikten sonra ben de onun dediğini yaptım. Otelde karısı bekliyormuş. Otelin kapısına geldiklerinde bana, 'Saat 5'te gel beni otelin kapısından al' dedi.Otele girmeden beni bir lokantaya götürdü, garsona 'Bu arkadaşa bugün ne istiyorsa ver' dedi. Cebinden biraz harçlık verdi. Bana banyo yapmak isteyip istemeyeceğimi sordu, ben de kabul ettim. Banyo parasını da verdi.''
Akşam olunca otele gittiğini, Nazım'ın kendisini kapıda beklediğini belirten Kalaycı, cezaevine otobüsle dönmeyi teklif ettiğini, giderken kendisine dondurma ısmarladığını anlattı. O güne kadar hiç tabakta dondurma yemediğini dile getiren Kalaycı, otobüsle geldikleri cezaevinin kapsında birbirlerinden ayrıldıklarını söyledi.
''ŞİİRLERİNİ PEK OKUMADIM''
Gani Kalaycı, Nazım'ın çok eskiden yazılmış bir iki şiiri dışında eserlerini pek okumadığını ve o dönemde ''vatan haini'' ilan edildiğini bilmediğini söyledi.
Nazım'ın kendisine çok iyi davrandığını ifade eden Kalaycı, ''Zaten hapishane girdin mi türlü suçu atarlar. Ona o gün ne iyilik yapabildiysem, yaptım. Zaten o büyüklerden huylanıyordu hep'' dedi.
Nazım Hikmet'in ''beyhude yere hapiste yattığını ve iyi insan olduğunu'' dile getiren Kalaycı, şairin suçunun ''kuvvetli'' bulunduğunu, o dönemdeki askerlerin terhis olduğunu ancak şairi, ''siyasi suçlu'' olarak yattığı cezaevinden salmadıklarını söyledi.
Nazım Hikmet'i cezaevinde kitap okurken veya yazı yazarken hiç görmediğini de anlatan Kalaycı şunları kaydetti:
''O yazmazdı, ne yaptıysa yapmış, onun cezasını çekiyordu. Sık sık ziyaretçisi oluyordu. Bir keresinde 30 öğretmen birden ziyaretine geldi. Hepsini birden içeri alıp görüştürdüler. Ziyaretine gelenler ya meslektaşları ya da hatırlı adamlardı. Nazım Hikmet'in dostu da vardı, düşmanı da vardı. Ben iyi taraftaydım. Çünkü bir kötülük görmedim ondan.''
''ARAMAKLA BULUNMAZ O ADAM''
Gani Kalaycı, Nazım Hikmet'in öldüğünü duyunca üzüldüğünü, ancak mezarının Türkiye'ye getirilmesinin artık bir faydası olmadığını söyledi.
Nazım Hikmet'in ölüsünü değil, dirisini görmek istediğini söyleyen Kalaycı, ''Şimdi karşıma gelse ona çok itibar ederdim. Aramakla bulunmaz o adam. İyi bir adamdı. Karşı tarafla uğraşıyordu, kimse karşı taraf. Düşmanları vardı. Ölmedilerse hala vardır düşmanları'' dedi.
Kalaycı, Nazım ile olan anılarını dinlemek isteyenlerin evine geldiğini, senelerdir ünlü şairle yaşadıklarını insanlara anlattığını, Nazım Hikmet'in hatırasının kendisiyle birlikte köyde yaşadığını söyledi. Kalaycı, bu nedenle köydeki 700 yıllık olduğu tahmin edilen çınar ağacına da ''Nazım Çınarı'' adını verdiklerini ifade etti.
(AA)
Yayın tarihi: 24 Nisan 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/24//haber,39EE5A888DC3423F80033B8E739E7138.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.