İki kişi karşılaştığında hal hatır sormak adettendir. Hele bir de uzunca ayrılıktan sonra ise keyifler, aile bireylerinin durumu ve işler sorulur. Memleketin durumu hakkında sohbet edilir. Vatandaşımız, yakınlarının olduğu kadar ülkemizin sorunlarıyla da ilgilenir. Üzüntüleri, kaygıları ve sevinçleri paylaşır. Gençler daha ümitlidir, geleceği daha iyi görürler. Kendilerini bekleyen görevin farkında olarak.
Yaşı geç, gönlü genç olanlar ise bizim zamanımızda böyle miydi diyerek dertlenirler. İşim gereği sık sık ülkemi geziyorum. Değişik yaşta ve farklı meslekten insanları dinliyor ve memleket meselelerini görüşüyoruz. Ülkemizin bütünlüğü, çevremizde olup bitenler, Cumhurbaşkanlığı seçimi son zamanlarda hep konuşuluyor. Dönüp dolaşıp ekonomiye söz geldiğinde de derin bir sohbet başlıyor. Bir söyleyin bin dinleyin.
Ortak dert işsizlik. "Hocam esnaf zanaatkâr gibi emeği ile geçinenlerin durumu zor. Eskiyi onarıp yapmaktansa orijinalini ithal etmek ve satmak daha ucuz hale geldi. Çin malı, Tayvan malı, aldı başını yürüdü. Çocuklarımıza iş düşünürdük, şimdi kendimiz için kaygılanır olduk. Kazancımız bakılacak boğaz sayısına yetmez oldu." Diyor vatandaş. Tarımda da durum farklı değil. "Maliyetler çok arttı, ürün ise para etmiyor. Emeğimizi kurtaramaz olduk, ekip biçmeyi bırakıp şehre gideceğiz de, bundan sonra ne yaparız onu düşünürüz" diye dertlenir çiftçimiz.
Ekonomi hızla büyümesine büyüyor da işsizlik hâlâ önemli bir sorun ve hâlâ çok yüksek. Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre, Türkiye'de 15 yaş ve yukarı yaşta olanların sayısı 2006 yılı sonunda 24.7 milyon kişi olmuş. Toplam 73 milyon olarak tahmin edilen nüfusun üçte biri kadar, sevsin ya da sevmesin bir işi olan şanslı insan sayısı 22.1 milyon kişi. 2 milyon 600 bin lişi ise bir iş sahibi değil. Az değil, işgücünün yüzde 10'u kadar. Çalışabilir durumda olan her 10 kişiden biri işsiz. Tarım dışında işsizlik oranı yüzde 13, durum daha da kötü. İşsizlerin 1.8 milyonu, yaşam koşullarının çok daha zor olduğu kentlerde yaşıyor.
Yıllık yüzde 6 büyüme hızı ile dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasında ilk sıralarda yer alan, uluslararası kuruluşların övgüsüne mazhar olan Türkiye nedense 2006 yılında sadece 94 bin kişiye iş bulabilmiş. Tahminim, son beş yılda yapılan ithalat sayesinde dışarda daha çok istihdam yaratılmasına neden olmuşuzdur. Övündüğümüz, genç, dinamik ve iyi eğitilmiş nüfusumuzun oluşturduğu üretim gücümüzün önemli bölümü atıl duruyor. İşsizlik oranı genç nüfusta yüzde 20. Bu oran kentlerde daha da yüksek. Kısacası, her 5 gencimizden biri işsiz.
Bir de işgücüne katılmaya hazır bekleyen 27 milyon kişi var. Henüz iş aramaya başlamamış. Bunların yarıya yakını ev hanımı, potansiyel işgücü. Hemen yarın iş aramaya hazır 2.1 milyon kişi var. Bunların önemli bölümü ümitli olmadıkları için iş başvurusu yapmamış. Öğrenci sayımız 3.2 milyon kişi, kısa süre sonra iş arayacakların arasına katılacak.
Türkiye'nin mevcut işgücü arzına hızlı iş yaratması gerekiyor ki, işsizlik ordusu çığ gibi büyümesin. Memleketin insanları işsizliğin artmasını ithalata bağlıyor. Dışardan ucuz mal ve hizmet girmeye devam ettikçe "işsizlik daha da büyüyecek" diyenlerin sayısı çok fazla. Bu arada, tartışmaya farklı bakış açısı getirenler de var.
Hocam; 'asıl sorun aradığımız nitelikte insan bulamamaktır. Bulsak da bir süre yetişiyor, sonra kendi işini kurmak için ayrılıyor. Kimse kalfa veya usta kalmak istemiyor' diyerek dert yanıyor. Açık, samimi ve net sormak gerekir. Nerede hata yapıyoruz? Bunca işsisizimiz varken işgücü piyasamız yeterince rekabetçi mi? Sendikalar için sadece işi olanlar mı, yoksa potansiyel işgücü mü önemli? İstihdam yaratmayan büyümeyi gözden geçirmenin zamanı gelmedi mi? Teknoloji yatırımlarındaki artış güzel ama, Asya ülkelerinde olduğu gibi teknoloji ile emeği nasıl uyumlu halde bir araya getireceğiz? Sahip olduğumuz üretim faktörleri yapısı ile dünya rekabetine nasıl katılacağız? Geliri hızla artan kesimler ile işsizler arasındaki sosyal dengesizlikleri hangi yollardan gidereceğiz?
Unutmayalım ki, istihdamı artırmayan büyüme, sosyal sorunları arttırır.
Yayın tarihi: 17 Nisan 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/17//ayaydin.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.