Sadece neşesini bulsun diye saldıran ve parçalayan bu hayvanın tepesinde çekilmiş fotoğraflarıma ise bazen hayretle bakıyorum. İnsan Uzakdoğu'ya gidince öyle çok konuda gaza geliyor ki.. Sonra da dönünce, "Ben o kakalakları nasıl yedim? Timsahın üzerine nasıl oturdum? Yılanı boynuma nasıl etol ettim?" diye hayrete düşebiliyor. Ben de vakti zamanında yapmışım işte bir hata. Tayland'da kendisini tedavi eden veterinerin kolunu kurabiye gibi ağzına atan timsahın fotoğraflarını geçen günlerde gazetede görmüşsünüzdür. İşte böyle sevimsiz bir hayvan için günün birinde "Ah yazııık!" diyebileceğimi düşünmezdim doğrusu. Fakat bu gözler, şarkıcı Hatice ve kocası Ramiz'in elinde maskaraya dönen o timsahı gördü işte. "Bir insan neden salonunun ortasına havuz koyup içine de bir timsah atar," sorusuna ise hiç girmiyorum.
Ama bu Ramiz kardeşimiz, evcil hayvan kavramını pek kavrayamamış anladığım kadarıyla. Kedi köpek besler gibi evde timsah beslemeye kalkmış. Timsah da neredeyse Hatice'yi uykusunda yiyormuş!!! (Bu arada söz konusu hayvan, olsa olsa kolum kadar bir şey.) Magazincileri eve toplayıp olayın tekrarını kameralar karşısında yaşarken zavallı timsahın Ramiz'in elinde nasıl da madara olduğunu 'timsahın gözyaşları' içerisinde izledim ben de. Bir Türk'ün elinde otu çıkmayacak ne bir kavram ne de bir hayvan vardır. Bu böyle biline... Allah, vahşi doğa adamı Ramiz ve onun gibilere de akıl fikir vere.
Yayın tarihi: 15 Nisan 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/15/pz/haber,350ECA168B934F1EB49DED89B6F3EFC3.html
Tüm hakları saklıdır.