Hiç ama hiçbir konuda hayallerinizi ertelemeyin. Çünkü hayat kısa... Çünkü hayat beklenmedik sürprizlerle dolu. Hayatta en sevdiğim arkadaşlarımdan biriydi Selim Uysal. Onun kadar yelkeni, denizi bileni, tanıyanı, denize çıkmak isteyeni çok az gördüm. Boğaz çocuğuydu, mühendisti, müteahhitlik yapıyordu. Hem de yurtdışında havaalanları, askeri tesisler filan. Kısacası maddi sorunu yoktu. Ama bir yelkenli alma fikrini hep erteledi. Sonra hiç beklemediğimiz bir anda o amansız hastalığa yakalandığı ortaya çıktı. 50'li yaşlarda kaybettik. Onun denizlere vakit ayıramadan gitmesi hep içimi acıtır.
DENİZCİLER İÇİN ÇALIŞTI
Şenol İskeçeli ile DSTİ'de (Denizciler Sivil Toplum İnisiyatifi) birlikte çalıştık. Denizcilerin önlerindeki engellerin kalkması için birlikte emek verdiğimiz dava arkadaşlarımdan biriydi. Selim gibi ötelemeden teknesini almış, sevgili kızı Eda'nın adını vermişti. Yolculuklarını
Naviga'ya da yazıyor, tecrübelerini diğer denizci arkadaşlarıyla paylaşıyordu. Sonra yeni bir tekne aldı. DSTİ'deki arkadaşlarımızla birlikte tekneyi Fransa'dan Türkiye'ye getirdiler. Çok istediğim halde, her zaman olduğu gibi vakit bulup katılamadım. Yeni teknesine gözü gibi bakıyordu. Bir akşam üzeri teknesini yıkarken ayağı kaydı, düştü. Düşerken korkuluğa göğsünü çarpmıştı. Bir gün, iki gün derken ağrılar geçmeyince detaylı bir tetkike girdi ve görüldü ki, akciğerinde bir kitle var. Geçirdiği küçük kaza, sinsi ilerleyen hastalığın çok erken bir zamanda teşhis edilmesini sağlamıştı. Hemen operasyonla kitle alındı. Kemoterapi, ilaç tedavisi filan derken ayağa kalktı. Kalktığı gün de teknesine koştu. Sonra bir kez daha tekrarladı hastalık. Yine aynı şeyler, yine aynı sıkıntılar... Şenol moralini hiç bozmuyor, her seferinde ilk fırsatta teknesine koşuyordu. Geçtiğimiz yaz Deniz Kuvvetleri Kupası başlamadan görüştük. "Ben aşağıya iniyorum. Bozcaada'da sizi bekleyeceğim," dedi. Gerçekten de Bozcaada'ya gittiğimizde Şenol'u Eda yatıyla limanda bulduk. İki günümüz Şenol'la birlikte geçti. Onu kardeşimle tanıştırdım. Ciddi bir rahatsızlık geçirdiğine inanamadı. Kardeşim bir yelkenli almayı düşünüyordu ama tereddütteydi.
KÖTÜ HABER
"Hayallerini erteleme Timur ağabey," dedi Şenol. "İnan hayat hiç beklenmedik sürprizlerle dolu. Bak ben iyi ki teknemi değiştirmişim. Belki de değişmese hastalığı fark edemeyecektik bile..." Biz yarışan teknelerle ayrılırken o, Fethiye'ye kadar sürecek uzun yolculuk için demir alıyordu... Geçtiğimiz pazartesi akşam üzeri DSTİ'deki arkadaşlarımızdan Erol Kepenek'ten kısa bir mail aldım: Kardeşimiz Şenol İskeçeli'yi kaybettik. Çok üzgünüm...
EMEKLİLİĞİ BEKLEMEYİN
Şenol 47 yaşındaydı. Ailesine de, denizciliğimize ve ülkesine de vereceği daha pek çok şey vardı. Ama kendisinin de hayattan istedikleri, hayalleri vardı. Aralarından hangilerini gerçekleştirebildi bilemiyorum. Tek bildiğim Eda yatı ile bu yazı bile gönlüne göre gezerek geçirdiği. En azından o hayalini ertelemedi. Nur içinde yatsın. Bir pazar yazısı için çok da keyifli bir konu olmadığının farkındayım. Ama inanın bir haftadır Şenol'un "Hayallerini erteleme" sözü aklımdan çıkmıyor. İşin kötüsü, "Peki sen ne yapıyorsun?" derseniz verecek cevabım olmaması. Çünkü ben de, "Hele şu evin borcu bitsin, koltukların yüzü, perdeler değişsin vs. vs." diyerek sürekli emekliliğimi erteleyip duruyorum. Bu yüzden de tekneme binip denize açılma hayallerim bile hep erteleniyor. Yine de sizin kararlarınızı benim durumum belirlemesin, hayallerinizi ertelemeyin. Ne demişler: İmamın söylediğini yap, yaptığını yapma!
Yayın tarihi: 15 Nisan 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/15/pz/noyan.html
Tüm hakları saklıdır.