|
|
'İsmim cismimden daha büyük'
Fotoğrafçı Nihat Odabaşı'nın ismini duymayan kalmadı. Öyle ki ünü Türkiye sınırlarını aştı. Elizabeth Hurley, onsuz objektif karşısına geçmez oldu. Son bombayı ise Heidi Klum'un sunduğu Almanya'nın Top Model yarışmasında jüri üyeliği yaparak patlattı.
Urfalı aşiret mensubu bir ailenin sekiz çocuğunun en küçüğü o. İngilizce işletme mezunu. Önceleri reklamcılık ve sanat yönetmenliği yapmış. Bir gün fotoğrafçıyla anlaşmazlık yaşayınca da basıvermiş deklanşöre. Daha ilk karesi en popüler dergilere kapak olmuş. Şimdilerde sadece fotoğrafları değil, jüri üyesi olduğu Almanya'daki Top Model yarışması ile de gündemde. Elizabet Hurley, "İmdat Nihat," diye haykırıyor, Heidi Klum, illa onu istiyor. Ama o hâlâ tatmin olmuş değil. Madonna'yı da, Angelina Jolie'yi de, Gucci'yi de, Prada'yı da çekmek; hatta astronot olup aya çıkmak istiyor. Zaten kendini normal görmüyor, kablolarının ara sıra attığını itiraf ediyor. Ama bir yandan da hakkını veriyor, "Tıpkı patlamış mısır gibiyim, kalorisiz ama lezzetli..." diyor.
-
Önce Elizabeth Hurley, sonrasında Heidi Klum ile çalıştınız. Gururunuz biraz okşanmış olsa gerek? - Evet çok gurur okşayıcı bir şey. Ama Türkiye'nin en önemli markalarını ve yıldızlarını çekmek de, SABAH gazetesinin bana sayfa ayırması da gururumu okşuyor. Ama tüm bunlara rağmen, gururumun okşanma isteği bir türlü dinmek bilmiyor!
- Fashion TV izleyicileri de sizi, 'En İyi Moda Fotoğrafçısı' seçti, nedir başarınızın sırrı? - Yeteneğim hiç kuşkusuz. Ve çok çalışmam. Biliyor musunuz, günde 18 saat ekran karşısında oturmak, binlerce kareden, 'o' en iyi kareyi bulmak ne demek...
- Peki ama Urfalı bir aşiret reisinin oğlu, şov dünyasının içinde ne arıyor? - Hani derler ya 'Akacak kan damarda durmazmış.' Beş abla, iki ağabey, pek süslü bir anne ve jilet gibi bir baba ile büyüyünce insan, bir şekilde gelişiyor, güzelliğin püf noktalarını öğreniyor.
- Aileniz artık alıştı mı moda fotoğrafçısı olmanıza? - Şimdi şimdi alışıyorlar, gurur duyuyorlar benimle. Ama bu aşamaya gelene kadar çok mücadele verdim. Babam ve ağabeyim yıllarca konuşmadı benimle.
- Çok başarılısınız ama yarın tahtınızı sarsacak biri çıkarsa ne olur? - Hangi tahttan bahsediyoruz Allah aşkına. Tahtım falan yok benim. Herkes, hayat içerisinde bir renk. Ve hayat bu farklı renkleriyle güzel.
- Ben sizi biraz daha kendini beğenmiş bekliyordum? - Herkes yeteneği ve amacı doğrultusunda işini yapıyor. Küçük, yalancı zaferlerle ayağımın yerden kesileceği, başımın döneceği zamanları geçtim. 38 yaşındayım artık. Babamı, ağabeyimi kaybettim. Hayatı olduğu gibi, tüm gerçekliğiyle yaşıyorum. Asla kendimi bir boy aynasında daha uzun görmek gibi bir yanılgım olmadı.
BURCU ALDİNÇ
|