Irak'ın Şii Devlet Başkan Yardımcısı Adil Abdülmehdi, Irak'ın 2003'ten beri İngiliz-Amerikan koalisyon birliklerince işgal edilmiş olmasının "aptalca bir karar" olduğunun ortaya çıktığını söyledi.
Abdülmehdi, Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu toplantılarındaki bir oturumda, "Iraklılar ve Irak işgal edildi, bu aptalca bir karardı" ifadesini kullandı. Mart 2003'teki müdahaleden sonraki dönemde Irak'ın siyasi durumu hakkında değerlendirmelerde bulunan Abdülmehdi, "Biz büyük hatalar yaptık. ABD de ülkedeki şiddeti körükleyen birçok hata yaptı. Bu hatalardan birçoğu ve şiddet olaylarının bir kısmı önlenebilirdi" dedi.
Iraklıların
yaptığı hatalar arasında, bakanlıkların farklı mezheplere göre dağılımını sayan Abdülmehdi, bunun ülkedeki Kürtler, Şiiler ve Sünniler arasında bölünmeyi hızlandırdığını söyledi.
Ülkenin geleceğiyle ilgili olarak da Irak ile 6 komşusu arasında partnerlikten yana olduğunu ifade eden Abdülmehdi, "Irak'taki şiddetin unsurlarından biri bölgesel ortamdır. Bütün ülkelerin partner olduğu bir bölgesel ortam lazımdır" dedi.
İran ve Suriye dahil bütün komşuların katılımıyla, sadece Irak için değil bütün bölge için küresel bir vizyonun ele alınacağı bir yuvarlak masa toplantısına sıcak baktığını söyleyen Abdülmehdi, "Böyle bir oluşum, komşularına katılmak istemesi halinde İran'a daha rahat bir ortam sunacaktır" dedi.
Irak'ta sükunet ortamına geri dönüş için iyimser olduğunu da ifade eden Abdülmehdi, bunun "Bağdat'a girişlerin denetiminden sorumlu olacak Iraklı birliklerin başkente gelişi ve buradaki birliklerin güçlenmesiyle mümkün olacağını" kaydetti.
Başta Şii milisler olmak üzere milislerin silahtan arındırılması için çalışacağına söz veren Abdülmehdi, "Başka türlü başaramayız, devlet elinde silah bulunduran tek merci olmalı. Başka hiçbir örgüt silaha sahip olmamalı" dedi.Irak Devlet Başkan Yardımcısının bu konuşmalarının, ABD Başkanı George Bush'un Irak'a 20 bini aşkın sayıda takviye asker göndermesine karşı çıkan, ancak bağlayıcılık özelliği bulunmayan bir tasarı, Demokrat Parti'nin çoğunlukta bulunduğu Senato Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edildiği bir dönemde yapıldığına dikkat çekiliyor.