|
|
|
|
|
|
Eskiden bacak açarak bir yere gelinmezdi
Bir dönemin en ünlü assolisti Seçil Heper, 30 yıl aradan sonra yeni bir albümle müziğe geri döndü. Alaturkanın yok olmaya yüz tuttuğunu söyleyen Heper, kendi dönemi ile bugunü şöyle kıyaslıyor: Ben yırtık bir sanatçı değil, muntazam biriyim. Benim zamanımda bacağını açarak bir yere gelinmezdi. İnsanlar bizim zamanımızda sanata gelirdi!.
Radyonun unutulmaz seslerinden, gazinoların gelmiş geçmiş en güzel assolistlerinden biriydi Seçil Heper... Melih Caculi ile evlendikten sonra sahnelerden çekildi. Güzel sanatçının 30 yıl süren sessizliği tanıtımı 21 Aralık'ta Babylon'da yapılan 'En İyileriyle Seçil Heper' adlı yeni albümüyle sona erdi. 'Gözlerin Bir İçim Su', 'Muhabbet Bağına Girdim', 'Bak Yeşil Yeşil' gibi 19 eserden oluşan albümün içinde bir yazısı bulunan Naim Dilmener, "Ajda Pekkan pop müzik için ne yaptıysa Seçil Heper de aynını Türk müziği için yapmıştır" diyor. Heper, Dilmener'in bu tespitini, "Ben çok modern bir Türk Sanat Müziği sanatçısıydım. Ağır kokularla, kirpiklerle sahneye çıkmayı hiç sevmedim. Kendimi hep Avrupai gördüm. Catherine Deneuve'e benzetilirdim" diye doğruluyor ve ekliyor: "Bu albümü gençlere alaturkayı sevdirmek için çıkardım. Bu yüzden tanıtım için Babylon'u seçtim. Kaybolmaya yüz tutan öz müziğimizi gençler de öğrenmeli!"
MÜZİĞİ
GÜZEL YERDE BIRAKTIM * 30 yıl aradan sonra yeni bir albümle sevenlerinizin karşısındasınız. Neler hissediyorsunuz? Çok heyecanlıyım. 30 yıl aradan sonra yeni bir çocuğum oldu. Müzik marketlerde kendi CD'mi görünce çok mutlu oluyorum. Birçok yere gidip sordum; albümümün tükendiğini söylediler...
* Bunca zaman sonra müziğe dönerken unutulmuş olabileceğinize dair bir tedirginlik yaşadınız mı? Hayır. Beni herkesin sevdiğinden emindim çünkü müziği çok güzel bir yerde bıraktım. Beni tanımayan kitle sadece gençler ve çocuklardı. Onlara, "Gidin annenize sorun" diyordum. Sorduktan sonra bana gelip, "Siz çok meşhur bir sanatçıymışsınız" diyorlardı. Gençlerle aram çok iyi. Projeye giriştiğimizde tereddüt etmedim, korkmadım. Aradan 30 yıl geçmiş olabilir ama ben hâlâ ne zaman konsere çıksam gayet rahat okurum. Teklifi kabul etmemde ortalıkta alaturka denen şeyin kalmaması da etkili oldu. Öz müziğimiz kaybolmaya başladı. Bu albümü gençlere Türk Sanat Müziği'ni sevdirmek için çıkardık. Bu yüzden de herkesin bildiği şarkıları seçtik.
* Neden bu kadar ara verdiniz? 30 yıl evvel evlendiğimde gazino programları 1.5 ay sürüyordu. Ülkeyi dolaşmak gerekiyordu. Bir evliliğin bu şartlarda yürümesi mümkün değildi. Fahrettin Aslan eşime, gerekirse beni kendisinin evden alıp eve bırakacağını söyledi ama yine de istemedim. Zaten benden 2-3 sene sonra da gazino dönemi bitti. Haftada bir-iki gün çalışacak olsaydım devam ederdim. Aylarca eşimden ayrı kalamazdım. Eşim ben gazinoda söylerken gazinoyu kapatırdı, sonra da beni eve kapattı (Gülüyor). Evime kapandım ama mutluydum. Çünkü beni hiç zorlamadı. Baskı yapsaydı inat ederdim sahneden ayrılmamak için...
YIRTIK SANATÇI DEĞİLİM * Bu kararı aldığınız için hiç pişmanlık duymadınız mı? Zaman zaman 'hata mı yaptım' diye düşündüm. Fahri Bey ve dostlarım sahneye çıkmam için baskı yaptı. Ama çok güzel bir evliliğim vardı. Eşim her istediğimi yapıyordu, ona kıyamıyordum. Sahne çok zor bir alem. Ben zaten çok yırtık bir sanatçı değilim. Daha muntazam biriyim. Benim zamanımda halk da daha muntazamdı. Bugünkü gibi bacağını açarak bir yere gelinmezdi! Benim bütün tuvaletlerim kapalıdır mesela! İnsanlar bizim zamanımızda sanata gelirlerdi ama ona rağmen arada bazı manasız insanlar oluyordu. Bir tercih yapmam gerekiyordu; eşimi seçtim. Şimdi de alkollü ortamlarda şarkı söylemem. Ancak özel gecelerde, festivallerde sahne alırım. Geçenlerde bir düğünde sahne almamı teklif ettiler kabul etmedim. 100 bin dolar verseler de okumam. Bundan sonra gençliğe şarkı söylerim...
* Albümünüzün tanıtım gecesinde Gökben ve Gönül Yazar arasında tatsız bir olay yaşandı. Gökben, sahneden Gönül Yazar'a 'dedikoducu' dedi. Sizin için bu kadar önemli bir gecede yaşanan bu diyaloglar sizi nasıl etkiledi? O olay yaşanırken kulisteydim. 'Yuh' seslerinin geldiğini duydum. Ben Gökben'le çok çalıştım, çok güzel günlerimiz oldu. Gönül Hanım'ı fazla tanımam. Onların arasında herhalde bir problem vardı ama bence öyle bir gecede o tip bir olayın yaşanması manasızdı. Nitekim sonradan da barıştılar. 'Yaşamak için öldürmek lazım' lafına çok karşıyım. Ortada kocaman bir pasta var ve Allah herkese rızkını veriyor. Benim bu sektörde kimseyle sorunum olmamıştır. Dostlarım da genellikle radyodandır. Piyasadan bir tek Muazzez Abacı ile yakındık; son yıllarda onunla da nadir buluşur olduk.
ARMAĞAN'A YAZIK OLACAK * Artık bir anda yükselmeyi sağlayan yarışmalar da var. Bu yarışmalar hakkındaki yorumunuz ne? Artık sanat aşkının yerini kamera aşkı aldı! Halkta bile bir kamera hastalığı başladı. Gençler hemen meşhur olmak istiyor. Popstar Alaturka, bence popstar mantığıyla karışık. Orada her hafta başka tarzda şarkılar okuyorlar. Bu tarzlar ayrılmalı. Elenen yarışmacıların da ne olacağı belli değil. En son elenen çocuk nerede, nasıl iş yapacak? Bence bu programların yapımcıları birinci gelecek çocuğu himayelerine alıp konservatuvara göndermeli ya da radyo evinin imtihanlarına sokmalı. Reyting uğruna paralar kazanılıyor, sonra da bu çocukların hayalleri unutuluyor. Bu yüzden de psikolojileri bozuluyor. Bu sırada etraftaki yamyamlar da başlarına üşüşüp onları kandırmaya çalışıyor. Mesela bu yarışmada Armağan diye bir çocuk var. Bence çok iyi bir radyo sanatkarı olur. Ona destek olmazlarsa sesi yitip gidecek.
ECE SARUHAN GÜNAYDIN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|