|
|
Sokaklar oyunsuz, oyunlar çocuksuz
Anne ve babalarla çocukları hakkında konuşurken, en sık gündeme gelen konulardan biri çocuklarla 'kaliteli zaman' geçirmek. Bu kelimeleri sık sık tekrarlamalarına karşın içini doldurma konusunda ailelerin kafaları karışık. 'Çocuklarıyla paylaştıkları zamanın kalitesini ne belirler?' sorusunun yanıtını bulamıyorlar. Genellikle çocuğun zekasını geliştirecek, onu eğitecek aktivitelerin kaliteyi sağlayacağını düşünüyorlar. Oysa buradaki kalitenin tam kelime anlamı 'çocuğun seveceği, mutlu olacağı ve sadece kendisine ayrılmış' zamandır. Çocuklarla paylaşılan zamanlar yıllarla değişti.
Oyunlar tarih oluyor Şimdi alışveriş merkezlerine gitmek, yemek yemek, birlikte Play Station oynamak, puzzle yapmak, zeka geliştirici CD ya da TV kanalı takip etmek haline geldi. Böyle olunca da devamlı oturan, çabuk sıkılan, arkadaşlarıyla birlikte oyun yaratamayan çocuklar olmaya başladı. Hareketsizlik sadece bedenlere değil, aynı zamanda konuşmalara da yansıdı. Anne babalarla sadece sorumluluklar, arkadaşlarla diziler konuşulur oldu. Çoğu anne baba çocuklarıyla ne yapacaklarını düşünürken kendilerini seçeneksiz hissediyor. Arkadaşlarla oynanacak sokaklar, bahçeler yok. Olanlar da güvensiz. Evlerde buluşan çocuklar bile ya film izliyor ya bilgisayar oyunu oynuyor. Kızıyla evcilik, oğluyla top, koşmaca oynayan kaç ebeveyn kaldı? Bırakın sokakları, okul bahçelerinde koşmaca, saklambaç, ya satarım bal satarım, yakan top, lastik oynayan çocukların seslerini duyuyor musunuz? Oysa bu çocukların boşaltmaları gereken enerjileri, sınavlar dışında yarışacakları arkadaşları olmalı ve sağlıklı iletişim kurabilmeliler. Sadece olanakları olan aileler, çocuklarını belli saatlerde spor etkinliklerine götürerek bu ihtiyacı giderebiliyor. Gördüğüm her çocukla sohbet ederken arkadaşlarından ve onlarla neler oynadıklarından konuşurum. Çok uzun zamandır bu soruya "Çok arkadaşım var ve onlarla ebelemece, sek sek, beş taş oynarım," diyen çocuk görmüyorum. Çocukların gittikçe hantallıktan, iletişimsizlikten, hareketsizlikten kendi dünyaları içinde yalnız kalmalarına üzülüyorum. İşte böyle bir zamanda birileri geldi ve önüme bir kitapçık projesi bıraktı. Saydığım, özlediğim, bunları çocuklara kim öğretecek dediğim tüm oyunların nasıl oynandığını, kurallarını anlatan bir kitapçık. Bir çoğunu oynamam artık fiziksel olarak zordu ama kitabın arkasına özlemlerimi bir 'son söz' olarak yazdım. Cheteos Chester oyunları el kitabına böylece ulaştım. Bu oyunları sizler de gördüğünüzde anımsayacak ve muhtemelen benim gibi "Niye aklıma gelmedi, çocukluğumun oyunlarını kitaptan okuyacak kadar yaşlandım mı?" diyeceksiniz. Ama çocuklarınız için çok yeni onlar. Bunları ona öğretebilir ve çocuğunuzun ihtiyacı olan hareketliliğe kurallar içinde sahip olmasını, sonra arkadaşlarıyla paylaşarak sosyalleşmesinisağlayabilirsiniz. Ayrıca çocuklarınızla kaliteli zaman sorununu da çözersiniz.
Çocukluğunuzu yaşayın Sevgili aileler, oyun çocuğunuzun gıdası, işi, ihtiyacı. Sizlerle ve arkadaşlarıyla paylaşmak onun gelişimine katkıda bulunur. Ayrıca gelen sorularınızda en çok yakındığınız teknoloji bağımlılığından onu kurtarmanın sağlıklı bir yolunu da bulmuş olursunuz. Sizler için de hareket, spor olur. Ama en önemlisi çocuğunuzla birlikte çocukluğunuzu yaşamanın zevkini çıkarırsınız. Kazanma, kaybetme, yarışma, paylaşma gibi öğrenmesi gereken duyguları en iyi, kurallı ve eğlenerek öğreneceği yer oyunlardır. Vücut sağlığı için gerekli hareketleri yapmasını sağlamanın, yine zaman zaman zapt edemediğiniz kontrolsüz hareketliliğini düzenlemenin yolu da oyunlardan geçer.
|