|
|
Çocuklarla alışverişe çıkmak
Geçtiğimiz hafta Amerikan Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Akademisi'nin toplantısı için San Diago'daydım. Istanbul-Newyork arası 12 saate varan uçuş sırasında, tüm büyükler gibi çocuklar da sıkılmış ve yorulmuştu. Benim görüş alanımda dört tane çocuklu aile vardı. Çocukların ikisi bir yaş civarında, ikisi 4-5 yaşlarındaydı. Bebekli ailelerden biri dışında, diğer ailelerin çocuklarla geçirdiği yolculuk taktir edilecek bir süreçti. Tüm yol boyunca getirdikleri oyuncaklarla birlikte oynadılar, onların sorularına yanıt verdiler, arada kimseyi rahatsız etmeden uçakta dolaştılar, yemekten sonra net bir şekilde uyumaları gerektiğini söylediler. Böylece uzun yolculuk, çocuklarla daha çok paylaşım yapabildikleri bir sürece dönüştü. Ama hiçbir anne baba "Yeter artık sıkıldım, ben de yoruldum," demedi. Sadece çocuklardan biri hemen hemen tüm yolculuk boyu ağladı. Ağlayan çocuğun anne ve babası yol boyunca 'ilgilensene' diye birbirleriyle tartıştı. Sonuç olarak birbirleriyle tartışmaktan bulabildikleri zamanı ise çocuğa "sus, yok bir şey, ağlama," uyarılarıyla geçirdiler. O da ağlamaktan yorgun düşüp uyuyana değin ağlamaya devam etti. Gerçekten zor ve uzun bir yoldu. Ama çocuklarla birlikte o yolu göze alan anne babanın, bu durumu çocuk ve kendileri için olabildiğince zevkli hale getirmesi doğru olandı.
ÇOCUKLA ALIŞVERİŞ Toplantıya ilişkin yeni bilgileri aralıklı yazacağım. Yarım günlük boşlukta arkadaşlarımla birlikte bir alışveriş merkezinde kahve içiyorduk. O sırada önümüzden bir anne geçti. Anne, ikiz bebeklerin olduğu bir bebek arabasını tek eliyle itiyor, diğer eliyle de iki yaşlarında bir çocuğu kucağında taşıyordu. Annenin tam arkasında el ele tutuşmuş dört ve altı yaşlarında olduğunu tahmin ettiğimiz iki çocuk onları takip ediyordu. Genç anne beş çocukla alışverişe çıkmayı göze almıştı. Doğrusu bu cesaret bize fazla geldi. Önce bir yardımcısı olup olmadığını araştırdık. Anne yalnızdı. Yerimizden kalkıp, onları takip ederek dükkana girdik. Anne arabayı kenara yaklaştırdı. İki çocuğa kardeşlerinizin yanından ayrılmayın dedi. Kucağındaki çocukla birlikte yan tezgahtan bir şeyler alırken, aralıklı olarak da diğer çocukları gözledi. Kasaya ödemesini yaptı. Bu sırada yalnız olan çocuklar kendi aralarında sessizce konuşuyordu. Sonra çocukların yanına geldi. Büyük çocuk ondan birşey almasını istedi. Anne sakin bir şekilde "Hayır, bugün sizin için sadece pasta günü, alışveriş değil," dedi. Ben tamam işte şimdi büyü bozulacak ve hepsi birden tutturmaya başlayacak derken çocuk tamam anne dedi ve beş çocuklu anne dükkandan yine sessizce ayrıldı. Yanımdaki kişiler de uzmandı. Bu aile dışında da alışveriş merkezinde tutturan, istediği alınmadığı için kendini yerlere atan, ağlayan çocuklar görmedik. Oysa bu alışkın olduğumuz ve bize danışanların sık dile getirdiği bir sorundu. Sakin ve çocuklarla birlikte alışveriş yapabilmek zor olmamalıydı. Öncelikle çocukları küçük yaştan başlayarak alıştırmak gerekiyordu. Sonra da onlara anne babanın kuralları olduğunu, bu kurallardan vazgeçmeyeceklerini net bir şekilde anlatmak. Ağlamak, tutturmak gibi davranışlarla ailelerinin kararlarından vazgeçmeyeceğini uygulamalı olarak görmüş olmaları gerekiyordu. Evden çıkarken planlananın dışında aile istemez ve uygun görmezse bir şey alınmayacağını sözel ve davranışsal olarak göstermek gerektiğini unutmamak şarttı. Tüm bunlara karşın, her çocuk cazibeye kapılıp, birşeyler isteyebilir. İşte o zaman beş çocuklu anne gibi, kızıp bağırmadan, çocukla tartışmadan ama kararlı ve net olarak hayır demeyi becermek sorunsuz bir alışveriş için yeterli olabilirdi. Şimdi yine bazı okurlarımdan yanıtlar gelecek. Yabancı çocuklarla bizim çocuklarımızı kıyaslıyorsunuz diyecekler. Kıyasladığım çocuklar değil, anne babaların tutumları. Biz de doğru davranırsak, çocuklarımız da hem sorunsuz hem de büyüdüklerinde daha bilinçli ebeveynler olacaklardır. Hem unutmayın uçakta bahsettiğim, çocuklarıyla iyi ilişki kuran aileler Türk'tü.
|