|
|
Salaklığımızı kutlamalıyız
* Aldığımız yanlış kararları, sanırım ikiye ayırmak gerek. Bir tanesi salaklık. Diğeri de ahmaklık. Bence salakça kararlar alanlar, kendilerini eğitimli, birikimli ve akıllı sananlar. Ahmaklık ise cehaletten kaynaklanıyor. * Kendini akıllı sanan insan- ki her zaman değildir- bir karar alırken, risk aldığını da bilir. Ama kendine göre, bu kararın sonunda olabilecek olumsuz sonucun gerçekleşmesi ihtimali de vardır, diye düşünür. Veya ortaya çıkan riskin o kadar da ağır olmayacağını sanır. Başka bir deyimle, en büyük salaklar, kendilerini çok akıllı sananlardır. Ahmaklık ise, cehaletten doğar. Dediğin çok doğru. * Ama sanırım salaklık yapan kişi, belki de akıllı olduğundan, hemen yarı yoldan döner. Sonucu da erken görebilirse, hemen çaresine bakabilir. Aslında salaklar biraz akıllı olduklarından, kötü sonucun etkisini azaltırken, yaptığı salaklığın etrafındakiler tarafından görülmesini de biraz olsun önleyebilirler. Ahmaklar ise, yaptıkları ahmaklıkla kalmayıp etraftakiler tarafından da alaya alınırlar. * Bak, benim inandığım bir söz vardır. Kimin söylediğini bilmem ama "Salaklık kimsenin tekelinde değildir," sözünü çok beğenirim ve aslına bakarsan, akıllı geçinenlerin yaptıkları salaklıklar, cahilin yaptığı ahmaklıktan daha büyüktür. * O zaman salaklığımızı kutlamalıyız! Yukarıdaki diyalog Cüneyt Koryürek'in yeni çıkan kitabı Çömez'den. Bir solukta okuyacağınıza eminim.
|