|
|
Bilişim dehasına servet için bir yıl yeter
21 yaşındaki üniversite öğrencisi Alex Tew'in bir gece aklına parlak bir fikir geldi, hayatı değişti: Dolar milyoneri oldu!
Bilgi çağındayız ya; bilginin, birikimin her türlü değerin veya en azından kriterin üstünde olduğu söylenir. İnanın ama kanmayın. Çünkü bir fikir bazen, hatta çoğu kez bilmem kaç yıllık öğrenimin sonunda dünyanın en prestijli üniversitesinden alınmış yaldızlı pekiyili diplomaların yaşam boyu getireceklerinden çok ama çok daha fazla kazandırabiliyor. Hem de genç yaşta. Ne demiş atalarımız; "Akıl yaşta değil baştadır." Tıpkı bu portremizin kahramanının kanıtladığı gibi. Bir başka gerçek: Dört nala ilerleyen küreselleşme, bilgi ve iletişim çağında bir, hatta iki yabancı dil bilmek yetmiyor. Ayrıca çağın diline de hâkim olmak gerekiyor. Gelelim öykümüze... İngiltere'de, adanın kuzeyine düşen Nottingham kentinde 16 ay kadar önce (tam tarih vermemiz gerekirse 26 Ağustos 2005 gecesi) Alex Tew adlı genç, yatağına uzanmış elinde bir kâğıt ve kalemle kara kara, ay sonlarını ucu ucuna getirebilen ailesine yük olmadan nasıl okul masraflarını karşılayabileceğini düşünüyordu. Dile kolay; Nottingham Üniversitesi'nin üç yıllık iş yönetimi bölümüne girmeye hak kazanmıştı ama yılda 7 bin pound harç ödemesi gerekiyordu. 21 yaşındaki genç, elindeki kağıda "Nasıl milyoner olabilirim?" diye yazdı. Yüzünü buruşturup karaladı. Sonra bir kez daha yazdı. Tam yine karalarken kalemi kâğıdı fırlatıp yataktan sıçradı. (Tıpkı Arşimed'in hamamdan fırlaması gibi...) Aklına harika bir fikir gelmişti. Hemen o gece bir 'Hostage' şirketinden 50 dolara internette bir site ve adres satın aldı. Adını da www.milliondollarhomepage.c om koydu. Yani, "Milyon dolarlık site." Sonra ekran üstündeki sayfasını yukarıdan aşağı ve soldan sağa biner kareciğe böldü.
100 DOLARLIK YATIRIM Daha iyi anlamanız için, öğrencilik yıllarınızda kullandığınız kareli defterin bir sayfasını gözünüzün önüne getirin. Tek farkla; kareler kâğıt değil ekran üstünde. Böylece 1000x1000=1 milyon karecik elde etti. O kareciklere, 'piksel' deniyor. Ve her 'piksel'i bir dolardan reklam verenlerin hizmetine sundu. Ancak müşteri en az 10x10= 100 karecik almak, yani 100 dolar ödemek zorundaydı. İki güvence veriyordu: 1- Her pikselin link bağlantısıyla reklam verenin sitesine bağlanması. 2- Sayfanın, dolayısıyla da reklamların en az beş yıl işlevsel kalması. İlk 'piksel'leri sitesinin oluşmasından üç gün sonra yalvar yakar kardeşlerine ve eşe-dosta sattı. Onu yerel bir reklam ajansı ve GSM operatörü Orange izledi. Kazancına biraz daha koyup sitesini tanıtmak için mütevazı reklam bütçesi hazırladı. Gerisini sitesindeki günlüğünden, kendi notlarından izleyelim: 3 Eylül'de bin piksel, bin dolar. 8 Eylül'de The Register gazetesinde ilk haber ve siteye 2 bin ziyaretçi. 9 Eylül'de 'Digg com'da haftanın en çok 'Tıklanan' siteleri listesine girmesi. 11 Eylül'de Google arama motoruyla bilgi alan 11 bin 500 kişi. 12 Eylül'de 35 bin ziyaretçi, 125 bin tıklama, 10 bin dolarlık satış. Bakın pazarlamacıların ve halkla ilişkilercilerin 'Buzz' dedikleri yöntemle 'Olay' nasıl kartopu gibi büyüdü: 18 Eylül: 50 bin dolar. 22 Eylül: 100 bin dolar tavanı delindi. 25 Eylül: Siteye 100 bini aşkın ziyaretçi. 28 Eylül: İnternet siteleri arasında ilk binlik listeye girişi. 3 Ekim: Satış tutarı 250 bin dolara ulaştı. 26 Ekim: Bingo! 500 bin dolar! 1400 şirketin reklamı. 12 Kasım: ABD'ye bir haftalık basın gezisi. 22 Kasım: The Wall Street'te haber. 28 Kasım: Hasılat 700 bin doları geçti. 3 Aralık: 800 bin dolar. Sayfaya haftada 200 bini aşkın ziyaretçi. 27 Aralık: 900 bin dolar! 30 Aralık: Reuters ajansının haberiyle tüm dünyada adını duyurması. 31 Aralık: 999 bin dolar! Son bin piksel için reklam verenlerin müthiş yarışı. Bu son parselin eBay'de açık artırmayla satılması kararı. 8 Ocak: Okula bir yıl ara... Zaten okumasa da olur! 9 Ocak: Siteye haftalık ziyaretçi sayısının 2 milyona yaklaşması. 11 Ocak: eBay'de artırmanın sonu. Bin dolarlık yerin 38 bin 100 dolara müşteri bulması. 13 Ocak: Tahsilat. Toplam: 1 milyon 37 bin 100 dolar! Günlük notları atlaya atlaya, kısalta kısalta aktardık. O kadarcık sürede sayıları 500'ü aşan kopya sitelerden ve düşkırıklığından söz etsek, Tew'in muhteşem macerasının gerisini getirmeye yer kalmaz. Tabii Tew'in üniversitelerde tez konusu olabilecek başarısını kösteklemeye kalkanlar da oldu. Örneğin Rus mafyası. Sitesini rehin aldılar, 50 bin dolar fidye ödemezse çökertecekleri tehdidinde bulundular. İş FBI'ın operasyonuna kadar gitti. Bir-iki günlük aksaklıktan sonra Tew yeniden kavuştu sitesine. "Tez konusu olabilecek," dememize kalmadı; 21 yaşındaki İngiliz genci iletişim-pazarlamahalkla ilişkiler derslerinde örnek başarı olarak anlatılmaya başladı. Şöyle: "Başarı, üç ayaklı bir formülün uygulanmasıyla gelebilir: Çerçevesi somut çizilmiş bir amaç, iyi bir fikir ve sonuç. Amacı somuttu: Okul masraflarını karşılayacak parayı kazanmak. Fikri iyi, yani pazarlanabilirdi: Web sayfasını piksel'lere bölüp bin reklamdan oluşan bir bilbord'a dönüştürmek. Sonuç muhteşemdi: Sadece bir yıllık okul giderini değil, yaşam boyu yetecek parayı kazandı." Ders şöyle devam ediyor: Tew herkesin kazançlı çıkacağı bir fikirle yola çıktı: O kazandı, çünkü çuval dolusu paranın sahibi oldu. Reklam veren kazandı, çünkü 100 dolara dünyanın en ünlü, en çok ziyaret edilen web sayfalarından birinde beş yıl boyunca kendilerinden söz ettirecekler. Devlet kazandı, çünkü Tew'in kazancının yüzde 25'i vergi olarak devlete gitti. Toplum kazandı, çünkü iyi bir fikrin hiç yatırım gerektirmeden başarıyla uygulanabileceğini gördü. Tew'in başarısının inanılmazlığını daha iyi anlatabilmek için çarpıcı birkaç örnek verelim: 20 yıl önce dünyanın en zenginleri arasında yer alan armatör Onassis, "Hayatta en zor olan ilk milyon doları kazanmaktır. Sonrası kendiliğinden gelir," demişti. O ilk milyon dolarını 10 yılda yapabilmişti. Günümüzün en zengini Bill Gates, bilgisayar ve internet sayesinde müthiş bir servete ulaşan Apple'ın patronu Steve Jobs bile hiç değilse iki-üç yıl çabalamıştı milyoner olmak için. Oysa Alex Tew'e dört ay yetti de arttı bile! Onunla ilgili okuduğumuz yüzlerce yazıdan birinde ifade edildiği gibi, "Böyle bir fikrin akla-hayale gelmeyecek bir başarıya ulaşması şanstan çok zekâ, hatta deha işi." Çünkü Alex Tew mucizeyi bir kez daha tekrarlamaya kararlı. Hem de aynı formülle. Yine ekranını bir milyon kareciğe böldü. Yine her kareyi 1 dolardan satışa çıkardı. Yine her reklam için en az 100 kare koşulu koydu. Tek fark bu kez bir karenin fiyatının 2 dolara çıkmış olması. İlkinden ne farkı var diyeceksiniz. Fark şu: 2 milyon dolara ulaşacak hasılatın Tew yarısını, yani 1 milyon dolarını alacak. Diğer 1 milyon dolar, yapılacak çekilişle sitenin ziyaretçilerinden birinin olacak. Kurallar: Bir ziyaretçi siteyi günde en çok 10 kez tıklayabilecek. Tüm karecikler satıldıktan sonra yine bilgisayarla yapılacak kura sonucu sayfadaki reklamlardan biri seçilecek. O reklamın web sitesine en çok girmiş olan ziyaretçiler arasında bilgisayarın yapacağı çekilişle 1 milyon doların sahibi belirlenecek. Zaten bu yeniliği daha iyi vurgulamak için yeni sayfasına 'Pixelotto' adını verdi.
|