  |
|
Kaybedenler Kulübü
Gücü kaybeden değil, aslında güce sahip olup hayatta kaybetmeyi başaranlar ilgimi çeker benim. Onları yakından izlerim. Çevrenize bir bakın, kendilerini hemen belli edecekler
 Deniz Akkaya, kendi yaptığı bir programı benzer bir yapım hazırlayan üç kişiye sert çıkmış. Söz konusu üç kişi Seray Sever, Ali Atıf Bir, Savaş Ay. Rakip program yapanlar birbirlerine ağızlarına geleni söylerler, ben ona takılmıyorum. Benim takıldığım başka. Deniz bu üçlü için "Kaybedenler Kulübü," demiş. Ne acımasız bir tanımlama değil mi? Deniz'in bu cümleyi sadece can yakmak için söylediğine inanmıyorum. O her ne kadar kendisini farklı yansıtsa da son derece duygusal, ait olduğu ortamın kurallarından, oyun düzeninden, sahteliklerden bıkmış biri. Deniz o yüzden farklıdır. Deniz ile uzunca bir süre önce Venedik'te beraberdik. Şehrin romantik havasından mı bilinmez, o ve Şengül Balıksırtı ile hayata dair konuşmalara dalmıştık. Dışarıda delicesine yağmur yağıyor, biz üç kadın bir lokantanın sokağa bakan penceresine yakın bir masada, hem yemek yiyor hem de kafaları çekiyorduk. O gün konuşmuştuk 'Kaybedenler Kulübü'nü. O kulübe girmenin aslında nasıl basit olduğundan bahsettik. Örnekler verdik, uzun uzun güldük. Kaybeden mi, star mı? Öylesine ince bir çizgi ki... O gün anladım Deniz'in farklı olduğunu. Aranılan bir manken olmasa da, kimse aşk hayatını haber yapmasa da, en seksi en güzel, en çarpıcı o olmasa da hiçbir zaman kaybeden olmayacağını o gün fark ettim. HHH Bugün hem medyada hem de sanat camiasında kaybeden olmayı bulunduğu pozisyonu koruyamayanla özdeşleştiriyorlar. Nasıl aptalca bir benzetme. Oysa mevkilerin, reytinglerin geçici olduğunu en iyi bilen biz değil miyiz? Savaş Ay SABAH'tan Posta'ya gitti diye mi kaybeden kulübüne girdi yani? Olur mu? Türkiye'nin en çok satan gazetesi Posta'dan bahsediyoruz. Üstelik ne keyifli yazılar yazıyor, ne güzel televizyon programları yapıyor. Onun gibi muhabir var mı ortalıkta? Hepimizi cebinden çıkarır. Ya Seray Sever? Tanımam etmem. Şarkı söylemeyi beceremedi diye mi kaybeden? Denemeye cesaret etti diye mi gülüyoruz yani? Peki ya Ali Atıf Bir'e ne demeli? Artık Hürriyet'teki köşesi yok diye şimdiye kadar yalandan, doğrudan alkışladığınız adamı yerin dibine mi sokacaksınız? Madem sevmiyordunuz yazılarını, köşesi varken saldırsaydınız. Bugün orada yazar, yarın başka yerde. Hürriyet'ten ayrıldı diye mi 'Kaybedenler Kulübü'nde yani? HHH Ne mevki, Ne para, ne pul. Ne güzellik, ne seksilik. Bazıları sahip olduğu bütün güce rağmen kaybetmeye mecburdur. Başkalarını seçimleriyle, özgürlükleriyle alay ederler. Durmadan saldırır, saldırırlar. Doğruları doğru, yanlışları yanlış olmalıdır. Başka bir kıstas yoktur. Alışık olmadıkları biriyle karşılaştıklarında şaşırıverirler. Kimyaları bozulur. Gücü kaybeden değil, aslında güce sahip olup hayatta kaybetmeyi başaranlar ilgimi çeker benim. Onları yakından izlerim, öylesine çok ki! Çevrenize şöyle bir bakın. Dikkatlice. Kendilerini hemen belli edecekler.
|
