| |
|
|
Nerede yanıtlar!
Ben soruyu Ertuğrul Özkök'e sordum, yanıt "hık deyicisinden" geldi. Ama Ertuğrul Özkök'ün dünkü yazısından anladığım kadarıyla bir manşetimiz daha canını acıtmış. Metehan Demir'in "Uzanların yatı Brunei'de" haberini "Bizde de vardı" diye yazmış Özkök. Ben de "Vah vah. Keşke gazetecilik refleksinizi kullanabilseydiniz" diyorum. Gelelim Ertuğrul Özkök'ün "hık deyiciye" verdirdiği yanıtlara. Daha doğrusu "verdiremediği" yanıtlara. Ben Özkök'e sormuşum: "Almanya'da Sabah'ın dağıtımını engellemeye kalkıştınız mı?" Yanıt yok. Ben Özkök'e sormuşum: "Sabah'ın isim hakkını, üstelik TMSF'den mal kaçırarak yasal olmayan bir şekilde üzerinize aldınız mı?" Yanıt yok. Ben Özkök'e sormuşum: "Alman yargısı bu konuda size tokadı patlattı mı?" Yanıt yok. "Özkök'ün hık deyicisi" diyor ki, "Biz Sabah'ın baskısını Bild yoluyla engellemeye kalkışmadık." Tanığı da Bild'in Genel Yayın Yönetmeni Kai Dikmann. Ben size söyleyeyim, "Hık deyici" Kai Dikmann'ı tanımaz bile. Onu Ertuğrul Özkök söylemiştir ona. Tanık olarak gösterdikleri Kai Dikmann Hürriyet'in yönetim kurulu üyesi, o da ayrı dava. Yani şıracının şahidi bozacı durumu. Bu arada "hık deyici" kendince tiraj raporları vermiş. Güldüm. Doğru, pazar günleri bizden çok satıyorlar ama hafta içi tirajımızı görmek isteyen, ABC'nin internet sitesine baksın, onun bunun yalanlarına değil. Aramızda az bir fark var. Üstelik Hürriyet her gün bir sürü kuponlu promosyon yapıyor, biz ise sadece gazete veriyoruz. Sabah'ın korkusundan zam yapamıyorlar. Bu arada Hürriyetçilere de bir tavsiye. Yıkıp bıraktığı, daha doğrusu "şutlandığı" koca Milliyet şimdi Sabah'ın ve Hürriyet'in yarısı kadar bile "satamıyor." Hürriyet adına konuşmak ona kaldıysa "vah" koca Hürriyet'e...
|