Madde bağımlısı
Biliyor musunuz, bu hafta bir de ne oldu? Türkiye-Büyük-Millet-Meclisi, ayrı ayrı yazdım kelimeleri ki neden söz ettiğimiz anlaşılsın, toplandı ve "bir madde" kabul etti: "Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi". AKP Bursa Milletvekili M. Altan Karapaşaoğlu bu teklifi hazırlamıştı. Tabii, arzu üzerine. Çünkü hükümeti ve lideri, "Bush'a bile" söz vermişti. Bu sayede, 70 küsur milyar dolar cirolu dünya gıda sanayi devi Cargill'in, insanlığı, tabiatı, çevreyi, hukuku, adaleti, halkı, tabii TBMM'yi de; aşması, daha doğrusu ezip geçmesi sağlandı. Orhangazi'de, "kanun dışı" olduğu belirlenen sınai tesisleriyle "Birinci sınıf tarım arazisi" üzerinde afiyetle "nişasta bazlı şeker" üretmesi "millet adına" kanunlaştırıldı. "ABD ve tekelci sermaye siparişi" yerine getirildi.
İstanbul'da orman alanlarının acar acar yağmalanması sırasında sanki babam yıllardır Büyükşehir ve Beykoz belediye başkanlıklarını icra ediyordu. Sanki, "ABD sermayesi"ne tarım alanlarını yağmalatan kafanın bir "ilkesi" vardır da, ormanları, kıyıları, tarım alanlarını yerli ve yabancı yağmadan her yerde, her koşulda cansiperane korumaktadır. Sanki Kuşadası limanını kuşlar verdi ofere mofere, kutmana mutmana. Sahi, sizde bir ilke var mıdır?
Bursa ve TBMM dolaylarından "Yoktur" sesi gelir. Çünkü, "bir madde"yi birinci sınıf tarım arazisine "Business class" geçiren Bursa mebusu Karapaşaoğlu, 1999'da, muhalefetteki Refah Partisi Milletvekili olarak, aynı TBMM kürsüsünden, "Cargill'e kıyak"a karşı savaş açan, "Değerler yozlaşıyor; hukuka, çevreye, topluma saygı kalmadı" diye bağıran zat. Yani, geçen yıllar sonunda yasadışı bir tesisle üretim, halka, yerel yönetimlere ve hukuka takılınca, bugün lideri ve partisiyle birlikte "ABD büyük sermayesi"nin yardımına koşan "tekstil patronu". Şimdi Bursa Barosu'nu "Amerikan düşmanı" olmakla suçlayan ilkeli kişi. İlkeli partinin, ilkeli mebusu. Brezilya'da, Amazonlar'da soya için orman katline yol açtığı gerekçesiyle vicdani, hukuki mahkumiyete uğrayan, Afrika'da köle çocuk emeğine dayalı üretime yaslandığı belirlenen "Büyük Amerikalı"nın sermayedar dostu.
Türkiye şöyle garip, ilkesiz ve vicdanı güdük bir açmaza sıkıştırıldı; aklı belki fazla ama yüreği yarım kişilerce. Kimileri "demokratlık" yaparken; iktidar, sermaye, küresel yağma ilkesizliklerine hiç "dokanmıyor". Kimileri ise, milliyetçilik, ulusalcılık, bir tuhaf solculuk filan eylerken, Silahlı Kuvvetler gölgesinde yiğitleşiyor ya, ne 10 milyar dolarlık ABD malı savaş uçakları için kimin ne söz verdiğine, ne İsrail'le askeri işbirliğine, ne Türkiye'deki Amerikan nükleer bombalarının varlığına "dokanabiliyor." Ahaliye gelince; bunların samimiyetsiz ama cazgır cephelerine katılıyor, mangalda kül bırakmayan laflarına bayılıyor, yarım yüreklerin peşinde yarım akılla sürükleniyor, hiç sorgulamadan onları, "düşmanına nefret doluyor" birçokları. İnanın; gözünüzü, aklınızı, vicdanınızı biraz daha büyütünce, "başka türlüsü mümkün"! Balonları patlatmak, naylonları yırtmak mümkün.
|