|
Antalya'da Cannes havası hâkim!..
|
|
Bir festival, elbette karmaşık hatta karmakarışık bir büyük mekanizma. Bin yüzlü bir dev. O yüzden herkes başka bir cepheden bakıyor, farklı, hatta çelişkili şeyler yazıyor. Çok da haklı olarak... Örneğin eğlencesini yazanlar çok. (Ama ciddi yanı, yani filmler üzerine yazan hemen hiç kimse yok!) Bu eğlence ve haz kültürü içinde şaşılacak şey değil. Ama haksızlık etmeyelim; eğlence de önemli. Dünyanın başlıca büyük festivalleri, filmleri kadar partileri, yemekleri, şölenleriyle de tanınıyor. Bu açıdan Antalya 2006, benim 1970'lerde tanıdığım erken dönem Cannes şenliklerine benziyor; her akşam bir, hatta birkaç parti var. Ve tüm basın mensupları hepsine davet ediliyor. Aman arkadaşlar, bunun tadını çıkarın. Bir-iki yıl içinde festival daha büyüsün, sizi zor çağırırlar!.. Partilerin çoğu Hillside Su Otel'de veriliyor. Trendy olduğu geçen gün dünya çapında bir anketle tescil edilen, kimilerine göre hastane gibi bu otel (çünkü her şeyi bembeyaz), festivalin resmi oteli oldu. Sanki Cannes'daki Martinez ya da Berlin'deki Hyatt Regency gibi her dakika adam kaynıyor. Çoğu yabancı karmaşık bir kalabalık. Önemli bir bölümü bu yıl açılan Film Market-Film Pazarı'nın davetlileriydi. Çarşamba günü 'Market' bitti, onlar da gittiler. Bu 'Market' denemesi festivalin bir diğer ve önemli yanı. Tuttu mu, tutar mı, bunca masrafa değer mi? İlk yılda karar vermek güç. Satılan 20-30 film belki çok şey değil, ama tutarsa Antalya için, Türk sineması için, Türkiye için harika olur. Denemeden de bilemezsiniz ki!..
|