| |
|
|
Yaşanan yoldur önemli olan..
Dönüşte harika bir film buldum, Kanyon'da.. Yani film olarak harika olmayabilir.. Ama öyle bir mesaj veriyor ki insana.. "Yolu yaşayın" derim hep yıllardır, bu sütunlarda.. "Yolu yaşayın.. Yolun sonuna ulaşmak değildir amaç.. Yolun kendisidir.." Click bu mesajı hem de nasıl damardan vermek için çekilmiş bir film.. Tek eksiği var.. Bu filmin müziği "Kaybolan Yıllar" olmalıydı.. "Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler" der ya Sezen hani.. Adam Sandler harika karısı ve iki güzel çocuğu olan bir genç mimar.. Ama fena halde iş aşığı tiplerden.. İşi eve de taşıyan, sabahlara kadar çalışanlar var ya hani.. Onlardan.. Evi uzaktan kumanda dolu.. Televizyon, klima, garaj kapısı.. Aklınıza ne gelirse.. Hepsini de birbirine karıştırıyor.. Bir gün çarşıya gidiyor, çok gelişmiş bir kumanda bulmak için. Öyle bir alet ki, her şeye hükmetsin.. Ve karşısına Christopher Walken çıkıyor.. Morty adlı bir hafif kaçık bilim adamı.. Ona dünyanın en gelişmiş uzaktan kumandasını veriyor.. Sadece aletlere değil, yaşayanlara da hükmeden kumanda.. Sandler bu kumanda ile hayatını ileri sarabileceğini keşfediyor ve bu keşfini her fırsatta kullanmaya başlıyor.. Mesela.. Aşağıda iş beklerken karısı sevişmek istiyor.. Ama ön sevişmeli.. Uzun.. Adamın vakti yok. Hadi hızlı çekimle ileri sarıyor hayatı.. Yarım saati bir dakikaya indiriyor.. Terfi bekliyor.. Sabrı yok.. İleri sarıyor gene, terfi ettiği güne geliyor.. Sardığı her anın hayatı olduğunu düşünmeden sarıyor.. Kendisine kumandayı veren adamın adının Morty olduğunu, yani mort, yani ölümden türetildiğine bakmadan sarıyor. Durmadan amaca ulaşmak peşinde olduğu için yolu yaşamadan koca bir ömrü tüketiyor, hepimiz gibi.. Hep bir şeyler bekleyerek yaşamı ertelemiyor muyuz?.. Daha doğrusu beklediğimiz dakikaları, saatleri, günleri, yılları hızla geçmek istemiyor muyuz?. Uzunlu kısalı bekleyişler, aslında yaşamın yaşanmamış anları olmuyor mu?. Sevgili ile buluşmak için hafta sonunu beklemek.. Dizi için akşamı beklemek.. Tatili bekleyerek kışı geçirmek.. Okulu bitirmeyi beklemek.. Askerliği bitirmeyi beklemek.. Evlenmeyi, bebeği beklemek.. Terfi, daha iyi kazanmayı beklemek.. Yaşamı kaç defa erteledik bugüne dek.. "Hele şu olsun da.." Ama "Olsun da"lar hiç bitmez.. Bir bakarız ki durmadan ertelediğiniz yaşamın sonuna gelmişiz.. Click, bu içeriği ile mutlak, ama mutlak görülmesi gereken bir film.. İyi oynanmış.. Adam Sandler çok iyi.. Christopher Walken da öyle.. Karısında Kate Beckinsale bayıldım.. İki eski dost, Kara Şimşek'teki yakışıklı delikanlı David Hasselhof'un orta yaşını, Mork ve Mindy, Laverne ve Shirley'deki çılgın delikanlı Henry Winkler'in ihtiyarlığını görünce şaşırdım.. Final hoşuma gitmedi. Bu finali en başta işaret eden sahne de.. Film yağmur sahnesinde bitse, bu mesaj daha güçlü olurdu. İlle de Amerikan filmi yapma merakı çok şey götürüyor. Eve dönerken, Morty'nin bir mısır gevreği reklamına atıf yapan sözleri vardı aklımda.. "Bütün gün altın tasın peşinde koşarsın. Gün sona ererken ulaştığın sadece mısır gevreği olur!.."
|