|
|
Düşen bir yaprak görürsen...
DENEYİMLİ televizyoncu Ekrem Çatay, 6 ay önce telefonda "Yaprak Dökümü'nü dizi yapmak istiyoruz. Ne dersin?" diye fikrimi alma nezaketini gösterdiğinde "Hiç durmayın, harika olur" demiştim. Projenin hayata geçiriliş aşamalarını an be an takip ettiğim için de çarşamba akşamı ekran karşısına ayrı bir heyecanla oturdum. Zira Reşat Nuri Güntekin'in ölümsüz eseri, 1950'lerin Türkiye'sini anlatmasına rağmen, bugünkü sosyal hayatımızla pek bir örtüşüyordu. Ya üstat, eserini müthiş bir öngörüyle yazmış ya da tüm teknik sıçramalara rağmen 50 yılda ülkemizin sosyal düzeni neredeyse hiç değişmemişti... Hemen söyleyeyim ki hayatın acımasız gerçekleri ile giderek yitirilen şeref, dürüstlük, vefa gibi kavramlar arasında sıkışıp kalan Ali Rıza Bey'i, Halil Ergün dışında kim canlandırsa, karakterin bir yanı eksik kalırdı. Geçen yıl, pek çok yerde büyük bir hatayla 'Bir Emrah dizisi' olarak tanıtılan Büyük Yalan'ı sırtlayıp taşıyan Halil Ergün bir kez daha ekranlardan oyunculuk dersi veriyor. Tabii Güven Hokna ve genç oyuncuların muhteşem assistleriyle... İlerleyen bölümlerde Ali Rıza Bey'in ailesinin nasıl bir yaprak dökümüne uğrayacağını nemli gözlerle izleyeceğiz. Sağ omzumuzdaki melek, "Ali Rıza Bey doğru yapıyor. Şeref ve doğruluk her şeyden önemlidir" diyecek. Sol omzumuza tüneyen şeytan "Aptallığına doymasın. Onca para pul dururken, ailesine yokluk çektirmek olur mu?" diye fısıldayacak. Ben de bir edebiyat klasiğimizin kaliteli bir diziye dönüşmesinde azıcık tuz sahibi biri olarak şişinip duracağım!..
|