|
|
Muhtarların fendi gececileri yendi
Çengelköylü muhtarlar, gece kulüplerinin yarattığı ses kirliliğine karşı açtıkları savaşı belediye ve valilik desteğiyle kazandı. Gece hayatının patronları ise bu kararı turizme karşı bir hamle olarak yorumluyor ve geri alınmasını bekliyor.
Gece hayatına muhtar muhtırası
İstanbul Valiliği'nin 11 gece kulübünü yüksek sesle müzik yayını yaptıkları için kapatma kararı almasını, muhtarların örgütlediği sivil inisiyatif sağladı. İşletme sahipleri Topbaş'ın açıkladığı 'hafta içi 24:00, hafta sonu da 01:00'e kadar müzik yayın yapılabilecek' ifadesinin telaşındalar ve gürültünün önlenmesi için üzerlerine düşen her şeyi yapmaya hazırlar.
Başbakan'ın danışmanlarından İstanbul milletvekili Hüseyin Besli'nin de ikâmet ettiği Çengelköy, Beylerbeyi ve Kuzguncuk'la birlikte 15 yıldır Avrupa yakasındaki gece kulüplerinden yansıyan gürültünün etkisi altında. Besli, konuyla ilgili sorularımızı yanıtlamaktan kaçınırken, yıllardır yaptıkları girişimlerin sonuçsuz kalması bile muhtarları yıldırmamış. Yanlarına Kuzguncuk ve Beylerbeyi derneklerini de alarak, bir sivil mücadelenin içinde bulmuşlar kendilerini. Topladıkları 15 bin imza ile ilgili kaymakamlıkları, belediyeleri, müdürlükleri yıllarca aşındırmışlar. Şimdi gelinen aşamayı, 'Çengelköy'ün zaferi' olarak nitelendiriyorlar. Söz sırası Çengelköy'ün muhtarlarında
Müzikten değil gürültüden rahatsızlar Hicabi Eren (Havuzbaşı Mahallesi Muhtarı): "Daha önce de Kuzguncuk'tan başlayan zincirleme bir kampanya yapmıştık. Ancak idarecilerimiz şimdi duyarlılık gösterdiler. Biz eğlencenin insani boyutta olmasını ve kimseyi rahatsız etmemesini talep ediyoruz. Mahallelilerimiz sürekli muhtarlıkların kapısını aşındırıyorlardı, bir formül bulmamızı istiyorlardı. 8- 9 bin kişinin aynı şikâyeti yaptığını düşünebiliyor musunuz? Umarız eğlence merkezi sahipleri alınan karara uyarlar, aksi durumda bu sürecin takipçisi olmaya kararlıyız. Şuna dikkat çekmek istiyorum, biz kamu olarak müzikten değil, gürültüden rahatsızız. Müzikle ve müesseseyle bir sorunumuz yok."
'Beş gün uyuyamadım' Ali Faik Kaptan (Kuzguncuk Mahallesi Muhtarı): "Geçen sene tam beş günlük uykusuzluktan sonra, Çevre Müdürlüğü'nün yolunu tuttum. Aklıma gelen her yere dilekçeler yazdım. Bu sesle yaşamak mümkün değil. Buyurun bir akşam misafirimiz olun, dayanabilecek misiniz bakalım... Bu yüzden alınan kararı çok olumlu buluyorum, ancak keşke kapatma olmadan işletmeciler gerekli tedbiri alabilseydi. Henri Ford'un bir sözü var: 'Bir araya gelmek başlangıç, bir arada durmak ilerlemek, birlikte çalışmak başarıdır,' diye. Biz bu işi başardık. Halk kendi gücünü bilirse, halka rağmen hiç kimse hiçbir şey yapamaz."
'Bahçelerimizde oturamıyoruz' Nevzat Obay (Çengelköy Emek Mahallesi Muhtarı): "56 yaşındayım ve 56 senedir burada yaşıyorum. İstanbul'un en nadide semtinde oturuyoruz. Eğlenceye karşı insanlar değiliz, ama tam 16 senedir bu sorunu yaşıyoruz. Kuruçeşme'de çalınan müzikler evlerimizin içinde çınlıyor, Boğaz zaten bir koridor. Hastalarımız, yaşlılarımız, çocuklarımız var. Sınırı aşan bu ses tonu, psikolojimizi bile bozdu. Turistik amaçlı da olsa, Avrupa'nın hiçbir yerinde kentin ortasında bu kadar yüksek tempolu müzik yapılmıyor. Keza turistik tesislere giden insanlar zaten bu amaçla gidiyor, ama biz burada yaşıyoruz. Eğlenen kişi eğlensin, dinlenmek isteyen de dinlensin. İnanın, insanlar işlerinden yorgun argın döndüklerinde evlerinin balkonlarında, bahçelerinde yemek yiyemiyorlar gürültüden. Devlet en sonunda sorunlarımıza duyarlılık gösterdiği için mutluyuz. Ancak bundan sonra da adalet iki taraf için de işlemeli. Televizyonda kadife kumaşın sese emisyon yaptığını duydum, o zaman mekânlarını kadife ile çevirsinler. Bir de işi politikleştirme çabası var ki, bizim içki içenlerle ya da eğlenenlerle sorunumuz yok. Ancak iddia edildiği gibi alınan kararın Başbakan'la ya da Başbakan'ın bir yakınıyla ilgili olduğunu düşünmüyorum."
'Bangır bangır bir kültür' Tuncay Acundatek (Kuleli Mahallesi Muhtarı): "Yaklaşık bir buçuk-iki ay önce vatandaşların yoğun baskısı sonucunda İl Çevre Müdürü Mehmet Emin Birpınar'la bir araya geldik ve bu kampanyayı birlikte başlattık. Öncelikle 1500-2000'e yakın imza topladık, daha sonra bu sayı 15 bine dayandı. İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Başbakanlık'a ilettik imza metnini. Burada dikkat edilmesi gereken şu: 2 bin kişi eğlenirken, 250-300 bin kişiyi mağdur etmeye kimsenin hakkı yok. Bu mekânların turizm ruhsatı, dönemin Turizm Bakanı Mustafa Taşar zamanında verildi. Bu ruhsata göre 04:30'a kadar bu mekânlara polis bile giremiyor, yani devlet hiçbir şekilde müdahale edemiyor. Geçen sene Turizm Bakanlığı eğlence ve gürültüyle ilgili yetkilerini İl Çevre Müdürlüğü'ne devredince girişimlerimizden sonuç almaya başladık. İşletme sahipleri karşı çıkışlarını, 'İstanbul'un kültür başkenti' olmasına dayandırıyorlar. Anlayamıyoruz, bangır bangır müzik çalınca mı kültürlü olunuyor? Bir de oralardan çıkmayan mankenlere fikir soruyorlar ki çok komik. Tuğba Özay dün bir TV programında -ki kendisi de burada oturuyor- 'Sortie'yi arıyorum, bir şarkı istiyorum, sonra da çıkıp balkona dinliyorum,' diyordu. Üstelik bundan rahatsız da olmuyormuş. Hem şehrin göbeğinde paralarını istif yapmak için hiç kimsenin haklarını takmayacaksın, hem devleti muhatap almayacaksın, hem de bunun cezasını çekince itiraz edeceksin. Aralarında en çok Reina, Sortie ve A+'tan ses geliyor. Neyse ki iyi gelişmeler oluyor, işletme sahipleri de pişmanlıklarını dile getirdi. Gece kulüplerinin kapanmasının dinle, şeriatçılıkla, içki içmekle alakasını kuran insanlar var. Burası Arabistan değil. Öte yandan bizim o kulüplerde çalışan insanlarla da bir problemimiz yok, sadece ve sadece müzik sesinin kısılmasını istiyoruz."
MÜJGÂN HALİS
|