|
Küfürlü konuşmayın su rahatsız oluyor
|
|
Su kristallerinin moleküler düzeyde negatif ve pozitif kelimelere, güzel ve çirkin şekiller alarak cevap verdiğini biliyor muydunuz? Peki kuantum fiziğiyle ne kadar ilgilisiniz? Bekleyin, size ilginç bir şey anlatacağım.
ŞU anda benim köşe yazımı okuyorsunuz. Büyük bir ihtimalle oturuyor veya yatıyorsunuz. Peki aynı anda sizden sonsuz sayıda olabileceği ve bu sonsuz 'siz'lerin, birbirinden habersiz, farklı yerlerde, farklı aktiviteler içinde bulunabileceği aklınıza gelir mi? Madem yaz, madem tatil, madem her şey yavaşladı, gevşedi, çoğunuzun derdi sıcak günü bitirip akşam bir deniz kenarında, balkonda veya karpuz eşliğinde televizyonun karşısında keyif yapmak, o zaman kafanızı biraz karıştıracağım: Sizlere "Kuantum fiziği," diyorum! Atomların dünyası, bizim bildiğimiz, içinde yaşadığımız dünya gibi değil. Parçalar hem parça, hem dalgalar gibi hareket ediyorlar, enerji devam eden bir şey değil, birbirinden bağımsız üniteler halinde ortaya çıkıyor. Ve kuantum fiziğine göre, her kütle, zaman ve mekân içinde sonsuz kez ve çeşitte var olabiliyor! Delirtici değil mi?
KUANTUM VE MUTLULUK Birkaç yıl önce bir belgesel seyrettim ve hayatım değişmese de (!) düşünce tarzımda bir 'genişleme' oldu diyebilirim. What the Bleep Do We Know (kibarca "Ne halt biliyoruz ki?" diye çevrilebilir), isimli yarı belgesel film, kuantum fiziğinin günlük hayata yansıtılarak anlatılmasını ve fiziğin bizi daha mutlu insanlar yapıp yapamayacağını tartışıyor. Modern kuantum fiziğinin bulgularıyla, 'gerçek'in geliştirip değiştirebileceğimiz bir beyinsel yapı olduğunu söylüyor. Tabii eğer yeterince bilgili ve kararlıysak! Böylece, insanın varoluş sebebi, etrafımızda gördüklerimizin gerçekten 'gerçek' olup olmadığıyla ilgili. Bilimle semavi dinlerin söylediklerini bir noktada buluşturuyor, aslında aynı kapıya çıktıklarını anlatıyor! Başka Tanrının Çocukları filmiyle ün kazanan sağır dilsiz aktris Marlee Matlin başrol oyuncusu, daha doğrusu konu mankeni. Öyle uzun uzadıya hikâye, karakterler falan yok. Amaç, daha insani örnekler ve hayattan kesitler vererek kuantum fiziğini ve bunu mutluluk için kullanmanın yolunu anlatmak. Daha çok bilim adamları ve din alimlerinin fikri alınarak, kuantum fiziğinin ışığında, ortak sonuçlara varılmış. Belgeselde benim nefesimi kesen bölümlerden biri, altı yıl önce Masaru Emoto'nun çektiği fotoğraflarla oluşturduğu 'Sudan Gelen Mesaj' isimli sergi. Emoto soğuk bir odada, mikroskop yardımıyla donmuş suyun yeni oluşmuş kristallerini fotoğraflamış. Amacı, moleküler düzeyde, bütün maddelerin bir titreşim düzeni olduğunu ve sözlerin, evet söylediğimiz sözlerin, bu titreşimleri etkilediğini kanıtlamak.
FİLMİN İKİNCİSİ ÇIKIYOR Hepsi aynı kaynaktan alınmış su damlalarının (sözle tekrarlanan veya yazılıp bulundukları şişeye yapıştırılmış) 'Teşekkür ederim', 'Sevgi' gibi pozitif anlamlı kelimeler karşısındaki kristalleşen fotoğrafları çekilmiş. Bütün damlalar farklı farklı ama hepsi kar tanecikleri gibi mücevhere benzeyen, karmaşık, simetrik, olağanüstü güzellikteki şekiller halinde kristalleşmişler. "Midemi bulandırıyorsun, seni öldüreceğim," gibi negatif anlamlı cümleler karşısındaki damlalar ise ya kristalleşmemiş ya da çirkin, düzensiz, biçimsiz kalmışlar. Fotoğraflara bakıldığında, aradaki fark dudak uçuklatıcı! Bu örneğin belgeseldeki varoluş sebebi, şunu anlatmak: Aynı kuantum fiziğinin veya dinlerin söylediği gibi, her şey etkileşim içinde. Yaptığın, söylediğin iyi veya kötü, hiçbir şey boşluğa düşmüyor, kaybolmuyor, hepsi evreüçük bütçeli film, ağızdan ağıza yayılarak, sadece geceynde kalıyor, sonuçlar yaratıyor, bir şeyleri etkiliyor. İki yıl önce bu karısı seanslarından 11 milyon dolar hasılat yaptı. Şu anda çantalarından kolyelerine, çılgınca satılan DVD'lere, bir endüstri haline gelmiş durumda. Filmin ikincisi de çıkmak üzere. Eğer karpuz yiyip güneşlenmekten sıkıldıysanız, DVD'nin Türkçesi de çıkmış piyasaya kısa süre önce. Bir bakın derim! Bir de deniz kenarındaysanız söylediklerinize dikkat edin!
|