'Elif, Türklüğü aşağılamıyor'
Fransa'da yaşayan yazarımız Nedim Gürsel, Elif Şafak'ın Baba ve Piçromanındaki bir kahramanının düşünceleri yüzünden yargılanmak istenmesine karşı çıkıyor.
Nedim Gürsel "Edebiyat kurmaca bir söylemden, hayal gücünden kaynaklanır, gerçekle birebir örtüşen, yalınkat bir bakış açısından değil. Romancı yaratma gücünü dilediği gibi kullanamazsa, edebiyat yapıtı da yeterince beslenemez."
Özgür düşüncede bir ileri, iki geri
Aradan 25 yıl geçti. Bugün de 301. maddeden kitaplar yasaklanıyor. Elif Şafak, demokrasilerde yeri olmayan bu tür davaların son sanığı.
1971'de Halkın Dostları dergisinde yayımlanan 'Gorki'nin Öyküleri' adlı yazımdan dolayı mahkemeye verildiğimde, 20 yaşındaydım. Savcı, bir edebiyat eleştirisi yazdığım ve bu eleştiride Gorki ile Lenin'in görüşlerini karşılaştırdığım için yedi buçuk yıl hapsimi istiyordu. En büyük şairini yıllarca zindana kapatmış, en büyük yazarlarından birini gizli polise öldürtüp cesedini Bulgaristan sınırına gömdürmüş, gazeteci ve aydınlarını falakadan geçirmiş bir devletin vatandaşı olarak, yazarlığa böyle bir davayla adım atmam doğaldı. Yine de korktuğumu, yaşamımın en güzel yıllarını hapiste geçireceğim endişesiyle derinden sarsıldığımı anımsıyorum. Bu endişe Paris serüvenimin de başlangıcı oldu. Soluğu, devlet başkanı De Gaulle'ün "Sartre tutuklanamaz, çünkü o Fransa'dır," dediği ülkenin başkentinde aldım. 12 Mart döneminden gerekli dersi çıkarmamış olmalıydım ki, bu baskı döneminin genç insanlarda yol açtığı yıkımı, hâlâ kabuk tutmamış yaraları, işkencede can verenleri ayrıntılarıyla anlattığım Uzun Sürmüş Bir Yaz, 12 Eylül darbesinden sonra İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından toplattırıldı. Hakkımda Türk Ceza Yasası'nın 159. maddesi gereğince, yani 'Devletin askeri ve emniyet muhafaza kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif' etmekten dava açıldı. Bu dava henüz sonuçlanmadan İlk Kadın da 426. maddeden, yani müstehcenlik gerekçesiyle yasaklanıp mahkemeye verildiğinde, yargıçtan "Sorbonne Üniversitesi'nde koskoca profesörsün. Utanmıyor musun böyle şeyler yazmaya?" diye azar işittiğimi anımsıyorum.
'TÜM DÜNYADAN DIŞLANACAĞIZ' Aradan 25 yıl geçti. Eskilerin deyimiyle bir 'rub-ı asır', yani çeyrek yüz yıl eder. Ne var ki, AB ile üyelik müzakerelerine başlamış olmamıza rağmen, düşünce özgürlüğü alanında pek yol aldığımız söylenemez. Bugün de 301. maddeden kitaplar yasaklanıyor, yazarları hakkında dava açılıyor. Elif Şafak, gelişmiş demokrasilerde yeri olmaması gereken bu tür davaların son sanığı olmaya aday. Baba ve Piç romanında Türklüğü aşağıladığı savıyla mahkemeye verildi, eylülde yargıç karşısına çıkacak. Oysa roman kahramanlarının biri konuşuyor suçlanan bölümde, yazarın kendisi değil. Hem edebiyat kurmaca bir söylemden, yani hayal gücünden kaynaklanır, gerçekle birebir örtüşen yalınkat bir bakış açısından değil. Romancı yaratma gücünü dilediği gibi kullanamazsa, edebiyat yapıtı da yeterince beslenemez. Elif Şafak, Türklüğü aşağılamak şöyle dursun, ülkemizin yüz akı yazarlarındandır. Bu gidişle yalnızca Avrupa'dan değil tüm uygar dünyadan dışlanacağımız kesin. Evet, bu gidişle, ülkemizde yeni düşünceler, özgün yapıtlar artık filizlenmeyecek. Duruşmalar duruşmaları, sorgular iddianameleri, belki de işkenceler ölümleri izleyecek bir 'hiç' uğruna. Ve Kafka'nın ünlü romanı Dava'da olduğu gibi, Joseph K'nın 'zavallı' gövdesini havaya uçuran dinamit, yeşertmeye çalıştığımız demokrasimizin altında patlayacak.
Nedim GÜRSEL
|