|
|
|
|
|
|
Ve Saba Tümer gülmeye başladı!
Haberciler gülmez. Eğer gülmeleri gerekirse evlerinde perdeleri kapatıp gülebilirler. Saba Tümer, ciddiyetini her daim koruması gereken bir haber spikeriyken Okan Bayülgen'in makina atölyesinde torna tesviye yapıyor.
O artık 10 kaplan gücünde
O artık Okan Bayülgen'in ekrandaki esas kadını. Kimi bir kitap okur hayatı değişir, onun hayatını ise Okan değiştirmiş. Saba Tümer ciddi ciddi haber sunmaktan sıkıldığı ve yıllardır Bayülgen'le çalışmanın hayalini kurduğu icin, şu andaki konumundan çok memnun.
Haber sunmak mı iyidir yoksa haber olmak mı? Haber yapmak mı iyidir yoksa haber yapanlarla uğraşmak mı? Bu sorunun cevabı artık biraz tuhaflaştı. Çünkü perşembe geceleri CNN Türk ve NTV gibi sağlam haber kanallarında canımızdan çok sevdiğimiz Okanımız Bayülgen'imiz ve Bembeyaz Beyaz'ımız ilginç haber parodileri hazırlıyorlar. İki program da öylesine farklı ve eğlenceli ki insan bir o kanala bir bu kanala zap yapmaktan fenalık geçirecek gibi oluyor. Tüm bunlara bir de aynı gece aynı saatlerde Hırsız-Polis'in de yayınlandığını düşününce, insan Televizyon Makinası'nda iki kere çekilmiş kıymaya dönüyor. Saba Tümer, o tok sesli, sert bakışlı, hayatta hiçbir şeye gülemeyen hatta canı gülmek istese de gülemesin diye ağız kenarındaki belirli kaslara operasyon yaptırmış haber insancıklarından biriydi. Sonra Okan Bayülgen geldi, boy boyladı soy soyladı ve Saba Tümer bir gecede gülmeye başladı. Evet kadın ciddi ciddi gülüyor. Hatta canlı yayında zaman zaman kal geliyor kendisine. Sonra da Pakize Suda ile, 'öğleden sonra kadınları'nı orkestra ve gözyaşı zulmünden koruyup kollamaya koyuldu. Zaman Saba zamanı. (İlk renkli televizyonumuzun markası Saba idi. Hatta reklamına Toni Schumacher çıkıp "Zaba cok iyiğ televizyoğn," demişti. Şimdi aklıma geldi de 'şeedeyim' dedim.)
- Şimdi Saba Tümer zamanı mı? (Hiç beklemediğim bir kahkaha patlatıyor.)
- Okan Bayülgen ile uzun zamandır beklenen bir programa imza atıyorsun, öğleden sonraları yine Okan Bayülgen'in yapımını üstlendiği bir kadın programı yapıyorsun. Soruyu kısaltıyorum: Neden sen? - Vallahi onu Okan'a sorman lazım. Okan benim Show Tv'deki programıma konuk olmuştu. Orada tanıştık. Ondan bir hafta sonra Mayadrom'da karşılaştık. Ve aramızda çok ilginç bir diyalog geçti. Benimle çalışmak istediğini söyledi.
- "Nasıl ilginç bir diyalog?" diye soracağım tabii.. - Soracaksın ama onu pek söyleyemiyorum. Hani söylenince anlaşılacak bir şey değil. Aramızda çok ilginç cümleler, ping pong maçı gibi gitti geldi.
- Öyle bir konuşuyorsun ki flört eder gibi sanki - Hiç alakası yok. Normalde Okan'a, Okan'ın tarzı ile cevap verebilen insan yokmuş. Okan da çok şaşırdı. Hemen benim telefonumu falan aldı. Zaten sonra arkadaş olduk. Öyle görüştük bir ara, sonra da pat diye benimle çalışmak istediğini söyledi.
'BELKİ OKAN BABAMDI!' - Okan Bey teklif getirdiğinde titremişsin ama... - Çünkü Okan yıllardır çok hayran olduğum biriydi. Yani Okan'ı izleyerek büyüdüm diyeceğim ama o kadar değil (gülüyor). Daha ben televizyona başlamadan önce yani Radyo-Televizyon eğitimi alırken de Okan'ı izlerdim. O yıllarda 'Acaba ben bu adamla bir gün çalışır mıyım?' diye hayal ederdim. Hep böyle söylerler ama benimki doğru. Hatta Gece Kuşu'nu rahat izlemek için odama televizyon bile almıştım.
- Yıllar yılı ciddi ciddi haber sunarken sıkılmadın mı? - Çok sıkıldım. Ondan her şeyi değiştirdim zaten. Herkes çok şaşırdı. Tüm arkadaşlarım, "Nasıl kendi adına bir haber programı yaparken, bir kurumda çalışırken bir bireyle çalışmayı seçersin?" diye soruyorlardı. Ama ben o kadar bunalmıştım ki. Tamam oradaki bendim ama benim çok başka boyutlarım da vardı. Onu kimse görmüyordu. Ve ben o yanlarımı ekranda bastırmaya çalışıyordum.
- Neydi ki bu taraflar? - İşte kahkaha atman, espri yapman, eğlenceli bir insan olman.
- Haber Makinası programında çok gülüyorsun. Hatta zaman zaman kal geldiği oluyor. Anladığım kadarıyla zaman zaman pas vermen gerekiyor. Ama sen kasılıp kalıyorsun. - Kasılıp kalıyorum değil mi? Aynen öyle. Ama Okan çok mutlu bu durumdan. "Gül, tutma kendini," diyor bana. Yoksa kendini "mmm" diye sıkarsın. Nasıl yazacaksan "mmm" sesini (Gülüyor.) Tutamıyorum ki kendimi. Okan çok komik bir adam. Normalde de Okan'la ciddi ciddi konuşamıyorum hep gülüyorum.
- Aranızda acaba farkında olmadan başka bir duygu alışverişi mi var? - Bilmiyorum, belki önceki hayatımda babamdı... (Saba Tümer gülüşü, bu kez ben de bu kahkaha deneyimine tam gaz katılıyorum.)
SEVGİLİN KISKANMAZ MI? - Televizyonda öpüyor da seni. Sevgilin bir şey demiyor mu bu durumlara? - Yok yaa. Biz birbirimizi gerçekten çok seviyoruz. Hiç öyle bir şey yok.
- Sevgilin rahatsız olmuyor yani - Sevgilim yok.
- Tamam bu konulara girmiyoruz. Peki acaba gündüz programında bir parça Pakize Suda'nın gerisinde mi kalıyorsun? Yoksa format bunun üzerine mi kurulu? - Aslında rollerimiz biraz farklı. Programda önde olmak, geride kalmak gibi bir kaygımız yok. Orada aklına ne gelirse onu konuşuyorsun. Orada önemli olan o muhabbetin keyifli olması.
Rahşan Gülşan
|
|
|
|
|
|
|
|
|