|
|
'Bu çocuk iştahsız'
Meslek hayatım boyunca annelerden en çok duyduğum yakınma "Bu çocuk iştahsız, hiçbir şey yemiyor," oldu. Oysa çocuğa baktığınızda, gelişiminin yaşına uygun olduğunu görürsünüz. Yine de annesine göre yeterince yememektedir. Asıl söylenmek istenen ise, annenin istediği kadar yemediğidir. Eğer sağlıklı çocuğun iştahına ilişkin sorun varsa, nedeni çocuğa, yediren kişiye ya da yedirilme şekline bağlı olabilir. Yeni doğan bebeğin yaşaması, beslenmesiyle direkt ilişkilidir. Bu nedenle yemek aile ve bebek arasındaki ilk ve önemli ilişkilerden biridir. Bebeğe yemek yedirecek kişinin ruhsal durumu ve bilişsel gelişimi önemli rol oynayacaktır. Uygun ilişkiyi sağlayamadığınız zaman, çocuk iştahsız olacaktır. Hamileliğini zor geçiren, doğumda zorlanan, doğum sonrası bebekten bir süre ayrılmak zorunda kalan annelerin yemek yedirme ilişkisinde zorlanabildiği bilinmektedir. Yalnız kalan, evliliğinde sorunlar olan, iyi anneliğin bebeğin beslenmesiyle eş olduğunu düşünen annelerin, çocuklarıyla bu ilişkiyi kuramadıkları ve sorun olarak onun iştahsızlığının gündeme geldiği görülmektedir.
KONTROLÜ ONA VERİN Yemek yeme ve yedirme ilişkisindeki sorunlar çocuklara yansır. Bu yansıma çocuğun yemeğe direnmesi şeklinde ortaya çıkar. Bunun en önemli nedenlerinden biri, çocuğun aç ya da tok olmasına, gösterdiği belirtilere önem verilmeden beslenmeye çalışılmasıdır. Çocuk açlık ve tokluğu hissetmeyeceği gibi, yemenin anlamını ve sorumluluğunu kavrayamayacaktır. Aşırı titiz annelerin yemek yedirme süreçleri çocuğun gerginliğini artırır. Annenin de gergin olduğu durumlarda, yemek zamanı çocuk gergin olacak, bu da iştahını etkileyecektir. Çocuğun devamlı başkası tarafından beslenmesi, kendi kendine yemesine izin verilmemesi yemek kavramının gelişimini engelleyeceği gibi, çocuğun kontrolünü yitirdiği hissine kapılmasına yol açar. Anne-bebek ilişkisindeki kısıtlılık iştahsızlık ve yeme sorunu olarak çıkabilir. Çünkü araştırmalar, iştahsız çocukların annelerinin onların duygu ve isteklerini anlamakta zorlandığını, çocukla oyun ve temas dahil daha az ilişki kurabildiklerini göstermektedir. Böylece yemek yeme, anne ile çocuk arasında tek ilişki biçimini almakta, anne de, çocuk da duygularını yemek yeme davranışıyla gösterebilmektedir.
NE YAPMALI? "Hiçbir şey yemiyor! Yemek yedirmek bir eziyet, yediklerini çıkarıyor, lokmaları ağzında tutuyor. Üç gün aç bıraksan yemek istemez," gibi yakınmalarla getirilen ve 'iştahsız' çocuğun, ailesiyle birlikte değerlendirilmesi gerekir. Çocuğa ilişkin özellikler, aileye ilişkin özellikler ve yemek yeme ilişki sorgulanarak, değerlendirilmelidir. Yemeğin çeşitleri, şekli, miktarı, nerede ve kaç öğün sunulduğu önemlidir. Bunların yanı sıra yemek yedirme yöntemini öğrenmek gerekir. En sık kullanılan yöntemler, zorla, burnunu sıkarak, elini tutarak ya da oyunla yedirmedir. Oyunla yedirme oturulan yerde çeşitli oyalama şekillerinin yanı sıra, televizyon izletme, peşinde dolaşma şeklinde olabilir. Tüm bunların dışında ailenin bu duruma yaklaşımı, duyguları, sorunun nedenleri ve gelişimi hakkındaki düşünceleri ile evde yaşayan diğer erişkinlerin olaya yaklaşımları önemlidir. Bu sorunu çözmenizin ilk adımı, çocuğunuzun sağlıklı olduğuna inanmaktır. Durumun tutumunuzdan kaynaklandığını anlamak sizi rahatlatır. Zorlayarak ya da oyalayarak yedirmediğinizde hiç yemeyeceğini düşünseniz de, bu davranışınız iştahsızlığını artırmakta ve çocuğa zarar vermektedir. Çocuğun sevdiği şeylerden oluşan mönülerin oluşturulması, atıştırmaların sınırlandırılması, yemek zamanlarının belirlenmesi, çocuğun açlık ve tokluk hissiyle birlikte, yemek zevkini öğrenmesini de sağlayacaktır. Ayrıca kaygılarınızın nedenlerini öğrenerek, onları çözümlemek daha etkili bir yöntemdir. O zaman göreceksiniz ki hem yemek yiyen hem de mutlu ve sizinle iyi ilişkisi olan bir çocuğunuz olacaktır.
|