|
|
|
|
|
|
'Bana oyun oynandı'
Kısık Ateşte 15 Dakika filminde rol alarak sinemada yeni bir ivme kazanan Eyşan Özhim, kariyerindeki ani düşüşün sebebini kendisine oynanan oyunlara bağlıyor.
'Hayalim çok farklıydı' "Sadece filmler değil, dizilerin de yüzde 90'ı bana teklif edildi. Hiçbirini kabul etmedim. Amacım, kendimi önce bir iş kadını olarak kabul ettirmekti... Hayalimdeki kariyer farklıydı. Şimdi ise oyunculuğun tam zamanı."
'Dizilerin yüzde doksanı önce bana teklif edildi!'
Kısık Ateşte 15 Dakika filminin oyuncusu, model Eyşan Özhim oyunculuk konusundaki iddialı sözleriyle tartışılacak. Özhim, "Bugüne kadar çekilmiş filmlerin yüzde 60'ı, dizilerinse yüzde 90' bana teklif edilmiştir. Ben hiçbir rolü kabul etmedim. Hayal ettiğim kariyer farklıydı," diyor!.
Aslında filmin afişi çok güzel. Oyuncu kadrosuna bakınca bile içinizden "Cuma gelse de filme gitsem," diye düşünüyorsunuz. Kısık Ateşte 15 Dakika filminden bahsediyorum. Ama filmin ilginç bir akıbeti oldu. Yapımcısı, film çıkmadan önce "Bana kalsa bu filmi yayınlamazdım," dedi. Hatta bana verdiği röportajda filmin yönetmeni için "Neco Çelik'i öldürmek istedim" bile dedi. Geçen hafta basın gösteriminde filmi izleme şansım oldu. Düşüncelerimi Günaydın'daki köşemde yazdım. Filmle ilgili görüşleri bu kez de filmin bir oyuncusuna sormak istedim. Eyşan Özhim'le, hani o başı eski çalıştığı tekstil firması ile derde giren ve hatta lezbiyenliğe kadar varan iddialara maruz kalan kadınla görüştüm. Eyşan filmde bezmiş, hayata küstürülmüş, 'canı sıkkın' bir kadını canlandırıyor. Performansı hiç de fena değil. Yaşanmış Şehir Hikâyeleri'nde karikatürize bir karakter çıkaran Şevval Sam'ın aksine, o kadının yaşadıklarından nasıl etkilendiğini çok çarpıcı şekilde yansıtıyor mimiklerinde ve tavırlarında. Aynı tavır, fotoğraf çekimimizde de devam edecek diye çok korkuyorum! Mekânımız Hilton ParkSA Otel'in mutfağında, kısık ateşte 15 dakika, bir şeyler pişirmeye çalıştık! Önce, komik pozlar veriyor ve üstümüzü kirletmemeye özen gösteriyorduk. Ancak kolumda bir yumurta kırılınca ve canım hiç yanmayınca işin rengi değişti! Yumurtalar, unlar havalarda uçmaya başladı. Mutfağı bize temizletecekler diye ödümüz koptu. Şimdi gazetedeyim. Ellerimi yıkadım ama bileziklerimden ince bir yumurta kokusu geliyor... Eyşan, yaşadıklarının altında ezilmemiş. Onunla, hâlâ etkisinde olduğu olayları ve tabii ağırlıklı olarak film üzerinde dönen dolapları konuştuk. İşte ateşte pişenler...
- Kısık Ateşte 15 Dakika filminin çekimlerinde hayli hastaymışsın... - Çekimlerin son haftasında hastalığım nüksetti. Boynumda altı tane fıtık vardı ve hiç gerilmemem gerekiyordu. Ama ani bir boyun hareketimle biri ortaya çıkıp beni mahvetti. Soluma felç geldi.
- Aman tanrım! Korkudan ölmedin mi? - Öldüm tabii. Vücudun üst kısmında üç ana sinir hattı var. Ben çok şanslıyım, omuriliğime giden sinirler değil, sol koluma gelen sinirler fıtık oldu. Şu anda üç parmağımda ciddi his kaybı var. Kolumun itme ve çekme gücü yok. Sol elimle emniyet kemeri takamıyorum. Kapı bile açamıyorum. Film zamanı, tüm vücuduma makyaj yapılıyordu. Çünkü sabahları çekime gittiğimde vücudumun üst kısmı ve yüzüm kıpkırmızı ve mor oluyordu. Bir yandan da bir atı bile uyutabilecek kadar ağrı kesici alıyordum. Makyajı boyunlukla yapıyorduk. Makyaj yapılırken sürekli ağlıyordum. Benim filmdeki performansım, bunlara rağmen çıkmış bir performanstır. Çünkü bir anda rol gereği başımı başka bir yöne çevirmem gerekiyordu. Ve ben 'ahh' diye kalıyordum.
- Bu film için teklif nasıl geldi sana? Neden seni bir oyuncu olarak görmek istediler? - Ben 1986-87 yıllarında TRT'de kısa filmlerde oynayarak başladım kariyerime. Çalıştığım yönetmenler bana 'Sen sinema yüzüsün, hayatını bunun üzerine kur,' demişlerdi.
KADINLAR ÖN YARGILI
- Beyaz perdede gerçekten çok güzel görünüyorsun. - Bunu bir kadından duymak ne güzel. Kadınlar, genellikle güzel kadınlara belirli bir ön yargı ile yaklaşırlar. Zaten bu filme gelene kadar, bugüne kadar çekilmiş filmlerin yüzde 60'ı, dizilerin yüzde 90'ı bana teklif edilmiştir! Ve ben hiçbir rolü kabul etmedim. Amacım kendimi önce bir iş kadını olarak kabul ettirmekti. Hayallerimdeki kariyer farklıydı. Bu nedenle modellik yaparken gelen teklifleri reddediyordum. Şimdi film için tam zamanı. Keşke her gün film çeksem. 250'ye yakın reklam filminde rol aldım. Neredeyse tüm yönetmenlerle çalıştım.
- Görünüşe göre hayatının en eğlenceli bölümüne gelmişsin, ama boynundaki fıtıklar buna engel! Fıtıkları almıyorlar mı? - Felç olmadan, diğer fıtıkları almayı düşünmüyor doktorum. Bu durum Holywood'dan gelen bir aksiyon filmini geri çevirmeme neden oldu. Çünkü filmde otomobil kovalamaca sahneleri vardı ve benim o tempoya dayanmam şu an için çok zor. Hatta senaryoya biraz çalıştım bile. Ama filmdeki kız otomobil kullanmadığında da at üzerinde koşturuyordu. Osman Sınav'ın Amerikalılarla yapacağı bir proje idi.
- Bu film, yaşadığın korkunç günlerden sonra kendini insanlara ispat etme filmi olabilir mi? - Hayır, değil. Yıllardır pek çok teklif vardı. Mesela Serdar Akar, Gemide filmini benimle çekebilmek için üç ay uğraştı. Bunun gibi bir sürü film sayabilirim. Vizontele'yi de kabul etmedim. Yavuz Turgul Gölge Oyunu'nda beni çok istemişti. Hatta insanlar Metin Arolat'ın klibinde oynamama dair, 'Sen iyi bir oyuncusun, durdun durdun da bunu mu yaptın?' dediler.
- Peki o zaman soruyorum: 'Durdun durdun da neden bunu yaptın?' - Metin benim çok iyi bir arkadaşım. Bu klipte onun için oynadım. Akabinde de bu film geldi.
- Filmin senaryosunu okuyunca ne düşündün? - Film önce başka bir yönetmenden geldi. Ve ben o zaman filmi kabul etmedim. Aradan 15 gün geçti. Mehmet Karaca aradı ve 'Senaryoyu biraz değiştirdik. Lütfen tekrar bir okur musun?' dedi. Tekrar okuyunca çok beğendim. Çünkü o filmde anlatılan çok önemli bir hikâye var. Hepimiz katil denilen ve Metin Akpınar'ın oynadığı karaktere önyargı ile yaklaşıyoruz. İnsan istemeden de katil olabilir. Bu katilleri koruyorum, demek değil. Zaten bu katil karakteri de çok iyi niyetli, iç görüsü olan bir karakter. Fakat işe alındıktan bir hafta sonra o adam hakkında bunları konuşan karakterlerin hepsi birer katile dönüşüyor. Hiçbiri sinirlerine hâkim olamıyor. Benim oynadığım karakter Kader Sayar' ise tüm bu karakterleri yönetmeye çalışıyor. Hepimizin içinde farklı ruh halleri yatar. Ve bu farklı haller zaman zaman ortaya çıkar.
'BEN FİLMİ BEĞENDİM'
- Anlattığın şey çok güzel. Ama bunun filme doğru yansıtıldığını düşünüyor musun? - Filmin çekimleri 20 gün sürdü. Bu çok uzun bir süre değildi. Eğer kadronun tamamı bu sürede orada olabilseydi ortaya çok daha farklı bir şey çıkabilirdi. Zaten Neco Çelik de tüm bunlardan memnun olmadı. Verilen sözler tutulmamış. Herkes birbirine sataştı. Tüm bu gerginlikler sete de yansıdı. Bir gün saat 7.00'de sete gittim, hazırlandım ve gece 12.00'de çekim yapılmayacağı söylendi.
- Sinirden delirdin herhalde! - Hayır, delirmedim. Sonuçta Metin Ağabey (Akpınar) zaten çok kızmıştı. Ve gelip benden özür diledi. 'En çok senden özür dilemem lazım, çünkü bu şartlar altında bu çekim yapılamaz,' dedi. Şimdi burada tek başına bir kişinin suçu yok. Tüm ekip bir arada sadece bir gün çekim yapabildi. Filmin montajı birkaç kez yapıldı.
- Peki filmle ilgili fikrin nedir? - Filmi tüm aksiliklere rağmen beğendim. Bazıları görevini yapmış, bazıları yapmamış hiç önemli değil. Seyredilince düşündürüyor, güldürüyor. Neco'ya da çok güvendim. Yurtdışında yaptığı işler çok başarılıydı. Hepimiz doğru fırsatlarla, çok daha iyi işler yapabiliriz, değil mi? Ben burada ne prodüksiyon şirketini, ne yönetmeni, ne oyuncuları suçluyorum.
- Gala yapılmayacak mı? - Hayır yapılmayacak.
RAHŞAN GÜLŞAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|