Ressam Fahri Kaptan'a vefa
Deniz ressamı olarak bilinen Fahri Kaptan'ın hayatını kitaplaştıran torunu Serdar Başaran, 'Benim görevim onu hep yaşatmak,' diyor.
İstanbul Boğazı'nın ve Göksu Deresi'nin 100 yıl önce nasıl olduğunu onun resimlerinden biliyoruz; bir de devasa dalgalara karşı koymaya çalışan minicik teknelerdeki insanların çaresizliğini... Türk resmi için büyük önem taşıyan, Primitifler arasında sayılan ressam Fahri Kaptan'ın hayatı bu kez kapsamlı bir kitaba konu olmuş. Sanat Galericileri Derneği Başkanı ve Teşvikiye Sanat Galerisi sahibi Doğan Paksoy ile ressamın kızının torunu Serdar Başaran, 1857-1917 yılları arasında yaşayan Fahri Kaptan'ın unutulmaması için çalışmalarını bir kitapta birleştirme kararı almış. "Fahri Kaptan ve Primitifler diye adlandırdığımız sanatçılar, benim özel ilgi alanıma giriyor," diyen Paksoy, şöyle devam ediyor: "Türk resim sanatı içinde çok önemli bir yeri var onun. Yokluklar içinde, resim yapmanın yasak olduğu bir dönemde belki de gizli gizli resim yaptılar. Genç, amatör sanatçıların hiç hak etmeyenlerin kitapları var. Bu işin zorluklarını çekmiş insanların kitapları yok. Bizler de buna öncülük yapmak istiyoruz." Çalışmalarını iki yıldan bu yana sürdürdükleri kitabın yaz sonunda okuyucuya sunulabileceğini anlatan Paksoy'un bir de çağrısı var: "Ellerinde Fahri Kaptan'ın resmi ya da onunla ilgili belgeler olanların bizimle irtibata geçmesini istiyoruz." Sanat tarihçisi Ahmet Kamil Gören tarafından yazılan kitap, Serdar Başaran için çok büyük önem taşıyor. Bundan 10 yıl önce eski fotoğrafları karıştırırken gördüğü bir yüz, yaşamını değiştirmiş çünkü: "Değişik tipte bir insan; bıyıklarını uzatmış, çenesinden aşağı sarkmış. Hoş, sakin, huzurlu bakan bir yüz... Anneme sordum 'O Fahri Kaptan, Kolağası Fahri de derler. Deniz Müzesi'nde resimleri var. Benim babaannemin babası,' dedi."
'SANATI SEVDİRDİ' Zamanın Bahriye Mektebi'nde resim öğretmenliği yapan deniz subayı Fahri Kaptan, evde çocuklarının karakalem resimlerini çizer, onların da sanata ilgi duyması için piyano dersleri aldırırmış... Bir de yaptığı resimleri göstermek için ellerinden tutar Deniz Müzesi'ne götürürmüş... 'Deniz ressamı' olarak bilinen Fahri Kaptan'ı anlatırken heyecanını gizleyemeyen Başaran, onunla ilgili anıları sanki kendi de tanık olmuş gibi anlatıyor: "Bir köşkte otururlarmış Heybeliada'da. Hanımı Emine Hanım çok güzel piyano çalarmış. Çocuklarının arasından sanatla ilgilenen çıkmamış. Benim görevim onu hep yaşatmak, unutturmamak." Daha önce sanatla doğrudan ilgisi olmayan ve Fahri Kaptan hakkında araştırmaya başlayınca konunun derinliklerine dalan Başaran, "Geçmişte gemilerde çalışırken yurtdışına gittim. Şimdiki aklım olsaydı abuk sabuk yerlere gitmez de müzeleri gezerdim," diyor. Elinde Fahri Kaptan'la ilgili belge olanlar (0212) 241 04 58 no'lu telefonu arayabilirler.
Halime Sürek KAHVECİ
|