|
|
Merkez Bankası 2005'te 22.7 milyar dolar alım yaptı
Merkez Bankası 2005 yılında, 7 milyar 442 milyon doları günlük döviz alım ihalelerinden, 14 milyar 565 milyon doları da doğrudan alım müdahalelerinden olmak üzere, toplam 22 milyar 7 milyon dolar alım yaptı.
Merkez Bankası'nın 2005 Yıllık Raporu'nun ''Para Politikası ve Piyasalar'' bölümünde yer alan bilgilere göre bu alım, ''global likidite koşullarının olumlu olması ve devam eden ters para ikamesi nedeniyle gözlenen döviz arzındaki artış ile ortaya çıkan aşırı oynaklık sonucu'' gerçekleştirildi.
Banka'nın 2005 yılında kurlarda
gözlenen aşırı oynaklık sonucu toplam 6 defa alım yönünde müdahale ettiği, geçen yıl ''Türkiye-AB tam üyelik müzakereleri, FED'in faiz kararları, IMF ile gözden geçirmeler ve artan petrol fiyatlarının'' ABD Doları/YTL kurunun gelişimini etkileyen başlıca faktörler olduğu belirtilen raporda, ''ABD Doları/YTL kuru 1,3427 seviyesinden başladığı 2005 yılını 1,3483 seviyesinden tamamlamıştır'' denildi.
Raporda, (22 Aralık 2004-30 Aralık 2005) döneminde gerçekleştirilen döviz alım ihalelerinde toplam 7,7 milyar dolar alındığı, bu dönemde gerçekleştirilen toplam 250 ihalede ortalama alım tutarının 30,7 milyon dolar, ihalelere gelen ortalama teklif tutarının ise 65,6 milyon dolar olduğu kaydedildi.
KREDİ GELİŞMELERİ
Geçen yıl, enflasyondaki düşüş sürecinin devam etmesi ve maliye politikasında sağlanan ''başarılar'' sayesinde makroekonomik istikrarın artmasının, kredi faiz oranlarını düşürdüğü ve kredi vade yapısının uzamasına yol açtığı bildirilen raporda, şu bilgiler verildi:
''Mevduat bankaları ve kalkınma yatırım bankaları tarafından açılan kredilerin alt sektörlere göre dağılımına bakıldığında, 2001 yılında yaşanan krizden sonra hızla düşen hane halkına açılan kredilerin, 2005 yılı Ekim sonu itibarıyla reel olarak yüzde 60 arttığı gözlenmiştir. Aynı şekilde, özel sektöre açılan krediler, reel olarak yüzde 38 oranında artmıştır. Özel sektör içinde şirketlere ve bireysel işletmelere kullandırılan krediler ise reel olarak yüzde 27 oranında genişlemiştir.''
EMİSYON HACMİ YÜZDE 45,6 ARTTI
Raporda, 2005 yılında emisyon gelişmeleri incelendiğinde, emisyon hacminin (halkın elindeki ve bankaların kasasındaki nakit para) 2004 yılına göre yüzde 45,6 gibi yüksek bir oranda arttığının görüldüğü de ifade edildi.
Reel ekonomik aktivitenin 2005 yılı boyunca canlılığını korumasının, bireylerin nakit talebinin artmasında önemli bir etken olduğu belirtilen raporda, ''ek olarak, bu yüksek oranlı artış, yaşanan finansal derinleşme, düşen enflasyon ve oluşan güven ortamı sonucunda 2003 yılından itibaren bireylerin para talebinde gözlenmekte olan yapısal değişimin bir parçası olarak değerlendirilmektedir'' denildi.
Raporda, bankalar mevduat kaleminin de (bankaların Merkez Bankası'nda tuttukları zorunlu karşılık ve serbest tevdiat hesapları) 2005 yıl sonu itibarıyla, bir önceki yılın aynı dönemine göre, yüzde 91,8 gibi yüksek bir oranda arttığının görüldüğü belirtilerek, bu durumun ''daha önce açıklanan nedenlere ek olarak, bankaların yıl sonunda gerçekleştirilen bilanço düzenlemeleri sonucunda, yılın son gününde Merkez Bankası'ndaki serbest hesap bakiyelerini yüksek tutmaları''ndan kaynaklandığı kaydedildi.
REPO İŞLEMLERİ DÜŞTÜ
Repo işlemlerinin geçen yıl, 2004 sonunda 1,7 milyar YTL düzeyinde iken, 2005 yılı sonunda 1,5 milyar YTL'ye düştüğü bildirilen raporda, buna paralel olarak toplam repo hacminin, YTL cinsinden toplam mevduata oranının, 2004'e göre yaklaşık 0,6 puan düşerek yüzde 1 olarak gerçekleştiği bildirildi.
Raporda, bu gelişmenin, ''ekonomideki güven ortamının güçlenmesinden, faiz oranlarındaki düşüşten ve buna bağlı olarak yatırımların daha uzun vadeli araçlara kaydırılmasından'' kaynaklandığı belirtildi.
EKONOMİYE GÜVEN ARTTI
Raporda, 2005 yılına kadar geçen dönemde önemli bir iktisadi dönüşüm yaşandığı, basiretli para ve maliye politikaları, yapısal reformlar, Merkez Bankası'nın bağımsızlığı yolunda atılan adımlar ve dalgalı döviz kuru sayesinde fiyat istikrarı konusunda önemli ilerleme kaydedildiği ifade edilerek, şöyle denildi:
''2005 yılı başında, paradan altı sıfır atılarak Türk Lirası'nın yeniden itibar kazanması, fiyat istikrarı yolunda alınan mesafenin açık bir göstergesi olmuştur. Mali disiplinin sürekliliğine ilişkin kaygılar büyük ölçüde hafiflemiştir; kamu borç stokunun çevrilebilirliği gündemin ilk sıralarındaki yerini kaybetmiştir. Finansal kesimin kırılganlığı azalmış, finansal piyasaların derinliği artmıştır. Bütün olarak ekonomiye güven artmıştır.''
(AA)
|