|
|
'Güzel kadınmışsın kocan var mı?'
Kadıköy'de bir radyodan çıktım. Merdivenlerde bir çocuk gördüm, orada çalışan biri sandım. Elimde dosyalarım vardı, onları aldı, 'Gerek yok arabam kapının önünde' dedim. 'Abla ne tarafa gidiyorsun' dedi, 'Taksim'e' dedim. 'Beni de bırakır mısın?' dedi. Aslında almak istemedim ama bir şey olmaz dedim. Arabaya biner binmez içki ve madde bağımlısı insanlarda olan koku çarptı burnuma. Tanıyorum o tür insanları. Oturunca elindeki falçatayı sallamaya başladı. Kadıköy'ün arkalarında bir yer, etrafta insan yok. Bana 'Güzel kadınmışsın, senin kocan var mı?' diye sordu. 'Ama kocan olsa seni böyle yalnız sokaklara bırakmazdı' gibi bir şey söyledi. Ben açıkçası epey ter döktüm bunun üzerine. Rahmetli eşim bana 'Sen kadın gibi davranmıyorsun' derdi. Bu durumda da yine kadın gibi davranmayarak ve onun dilinden konuşarak, 'Kardaş sen nerelisin' dedim. 'Erzincanlıyım' dedi. 'Ben de Doğuluyum, hemşehri sayılırız, insan başkasının karısına böyle iltifat eder mi' dedim. 'Sana dokunduk mu daha' dedi. O an yine ter döktüm. Öyle bir şey aklımın ucundan bile geçmez, sana baktım adam gibi bir adama benziyorsun diye arabama aldım. Benim karşıma senin gibi bir sürü insan geliyor her gün, senin de sıkıntıların varsa anlat' dedim. Cezaevinden yeni çıkmış konuşmaya başladı.Ben onu konuştura konuştura sakinleştirip, kendisini anlattırmaya çalıştım, sonunda Taksim Meydanı'nda, 'Artık sen in, ben kendi mahalleme bir adamla giremem, laf olur' dedim. Kartımı istedi, elim ayağım titreyerek valiliğin adresi olan kartımı bulup verdim.
|