|
|
Kampüste bir ünlü var
Politika, sanat ve edebiyatın ünlü simalarının dersleri dolup taşıyor.
Onları sadece öğrencileri değil, Türkiye tanıyor. Kimi uzun yıllar siyaset yaptı, kimi filmleriyle tanındı, kimi kitaplarıyla edebiyat dünyasında ünlendi... Erdal İnönü, Ediz Hun ve Mario Levi şimdi de üniversitelilerin gönlünü fethediyor.
Onları sadece öğrencileri değil, Türkiye tanıyor
Politika, sanat veya edebiyat gibi alanların en tanınmış isimleri, şimdilerde asıl uzmanlık alanlarına geri dönerek üniversitelerde ders veriyor. Erdal İnönü, Ediz Hun ve Mario Levi gibi ünlülerin dersleri hiç boş geçmiyor.
Onlar sadece ders verdikleri üniversitelerin en tanınmış hocaları değil, aynı zamanda Türkiye'nin en tanınmış isimlerinden. Her biri farklı alanlarda uzman. Kimisi uzun yıllar siyasi arenada boy gösterdi, kimisi de filmleriyle bir döneme damgasını vurdu. Ancak son yıllarda asıl uzmanlık alanlarına geri dönerek, bilgilerini öğrencilerle paylaşıyorlar. Erdal İnönü, Ediz Hun, Mario Levi, Uğur Yücel, Betül Mardin ve Yıldız Kenter bu isimlerden bazıları. Onların verdikleri tüm dersler büyük ilgi görüyor. Öğrencilerin büyük bir bölümü uzun yıllar televizyonda izledikleri bu ünlülerin gerçek hayatta nasıl biri olduğunu görmek için de bu dersleri seçtiğini itiraf ediyor. Biz de bu öğrencilerin bu merakına ortak olarak, bazı ünlü isimlerin derslerine konuk olduk...
Roman okumamış öğrencilerim var Mario Levi 1999'da çıkardığı "İstanbul Bir Masaldı" adlı kitabıyla adını duyuran ve haftalarca çok satanlar listesinde kalan Mario Levi, Yeditepe Üniversitesi'nde "Yazı Yaratımı" dersi veriyor. Uzun yıllar reklam yazarlığı yapan Levi, artık öğrencilik yıllarından beri hayalini kurduğu mesleğe yani eğitimciliğe adım attı. "Hayatımda aldığım en doğru kararlardan biri eğitimi seçmiş olmamdır. Zaten hayatımda aldığım doğru kararlar çok fazla değildir." diyor. Mario Levi'nin Yazı Yaratımı dersini alan ortalama 30'ar kişiden oluşan dört tane sınıf var. Ünlü yazar, öğrencilerinin pek çoğunun kendisini tanıdığı için bu dersi daha ilgiyle izlediğini söylüyor. Zaten öğrencilerle ilişkisi oldukça samimi. Daha sonra ortaokul ve lisede öğrendikleri şekliyle kompozisyon yazmayacaklarını, şimdiye kadar tüm öğrendiklerini unutmaları gerektiğini anlatıyor. "Örneğin Haldun Taner'in bir hikayesini okuyorum. Daha sonra 'Bu hikayeden yola çıkarak unutamadığınız bir hikayeyi yazın' diyorum." İlke olarak kimseyi bırakmayan Levi, ikinci dönemde öğrencilerden üçer tane roman okumalarını ve o romanlarla ilgili yazı yazmalarını istiyor. Bu aşamada pek çok şaşırtıcı olayla da karşılaşıyor. Çünkü aralarında hiç roman okumamış olanlarla bile karşılaştığını söylüyor. Öğrenciler arasında yazı yazmaya hiç yetenekli olmadıklarını düşünenler bile birkaç ay içinde kendilerinde büyük bir değişiklik fark ediyorlar. Sınav öncesinde görüştüğümüz bir grup öğrenci yazmanın ne kadar önemli olduğunu anladıklarını anlatıyorlar: "Yazmak çok güzel bir duyguymuş. Aramızda hiçbirimiz ilerde yazar olmak istemiyoruz. Yine de bu dersin ve Mario Hoca'nın deneyimlerinin büyük faydasını göreceğiz."
Ece KOÇAL
|