Gözetim altında aşk: Genelev
Roma'nın fahişeyi ömür boyu işine bağlayıp lupanar'a kapatan sistemi, 19. yüzyılda Avrupa'da yeniden ortaya çıkmıştır. Parent-Duchatelet, "fahişeler namuslu toplumdan özenle uzak tutulmaları gereken marjinallerdir" demektedir. Aydınlanma hareketinin inşa etmeye başladığı modern toplum, Michel Foucault'nun derinlemesine incelediği üzere, her şeyi tasnif etmekte "iyi"yi "kötü"nün zıddında tanımlamaktadır. Bu toplum aynı zamanda gözetimi had safhaya çıkartarak, "kötü"yü, "iyi"den uzaklaştırmak üzere kapatmakta, tecrit etmektedir. Nitekim deli tımarhaneye, hasta hastaneye, suçlu hapishaneye bu dönemde kapatılacaktır ve tıpkı aklın deliliğin tersi olarak tanımlanması gibi, namus da fahişeliğin zıddı olarak belirlenecektir. Geneleve verilen Fransızca ad çok anlamlıdır: "maison close": kapalı ev. Yani namuslu, akıllı, sağlıklı, suçsuz, temiz ve bu yüzden de "açık" toplumun karşısında, ondan gizlenmesi ve uzak tutulması gereken bir "kapalı ev".
DİSİPLİN TOPLUMU 19. yüzyılda uygarlığın birinci unsurunun disiplin olduğuna inanılmakta, bu nedenle asayiş her yerde birinci kaygı haline gelmektedir. Bu anlayışın mantıki sonucu olarak, disiplini ve asayişi sağlayan örgüt olarak polis öne çıkmakta ve bu da tabii ki devletin, dolayısıyla polisin toplumun ahlını belirleme yetkisini ele geçirmesine götürmektedir. 19. yüzyılda toplumun ahlı artık yasalarla belirlenen ve aksine davranışlar polisçe kovuşturulan bir düzlemde, tıpkı toplumun kendisi gibi belirlenen bir alan haline gelmiştir. Bu organize ve "ahlı" kılınmış toplum, genelevi kurmakla yetinmemiş, onu düzene de sokmuştur. Fransa'da Laure Adler yasası, 1829'dan itibaren fahişelere yalnızca izin verilen evlerde icrai sanat hakkı tanımıştır. Kadınların bir evden diğerine geçmesi ve başka iş yapmaları, bundan beteri, fahişelikten vazgeçmeleri yasaklanmıştır. Bu arada polis fahişelerin kaydını tutmaya başlamıştır. Türkçeye "vesikalı" olarak, hayalgücü yüksek bir terim kazandıran bu uygulamanın ardından zorunlu sağlık denetimleri gelmiştir. Sağlıklı toplumun erkekleri ile sağlıksız toplumun kadınlarının buluşma yeri olan genelev, büyük toplumu tehdit etmemek ve aynı zamanda onun kendi içinde boşaltamadığı zararlı fazlalıklarını almayı sürdürmek üzere "sağlıklı" olmak zorundadır. Bunlarla birlikte, bu sağlıkçı, gözetimci ve disiplinci girişim esnasında genelevler belirli yerlerde toplanmış ve çok belirgin hale getirilmişlerdir, örneğin kapılarına kırmızı fener asılmıştır. Bu noktada işaret edilmesi gereken önemli bir husus, Doğu ile Batı arasındaki farklılığın genelev örneğinde bile nasıl belirgin bir biçimde ortaya çıktığıdır. Nitekim Türkiye'nin ilk genelevi, 1853-56 Kırım Savaşı sırasında İstanbul'a çok sayıda Avrupalı askerin gelmesi üzerine başlayan süreçte ortaya çıkmıştır. Avrupalı askerlerin artırdığı ve alenileştirdiği fuhuş, Galata ve Beyoğlu'nda mahalle içlerindeki evlere kadar yayılmaya başlayınca, 1884 şubat ayında Şura-i Devlet kararıyla, ilk genelev Beyoğlu'nda Abanoz Sokağı'nda kurulmuştur.
FAHİŞELİK 'SEKTÖR'Ü Osmanlı genelevinin toplumu disipline sokma projesiyle bir ilgisi yoktur. Artık ayyuka çıkan bir "ahlızlığı" gizlemek gerekmektedir, o kadar. Avrupa'da genelevler çok belirgin birer ibret noktası iken ve "namuslu" toplumu inşa eden birer denek taşı olarak kurgulanmışken, Osmanlı kendi genelevini gizlemek ve sanki yokmuş gibi göstermek için elinden geleni yapmış. Avrupa'da genelevlerin kurulmasıyla birlikte, sermayedardan sermayeye, muhabbet tellalı, mama, koruma vb, basamaklarından geçen bir hiyerarşinin yanı sıra, çok lüks ve sosyetiğinden en berbatına kadar evler arasında da bir tabakalaşma meydana gelmiştir. Tepedemi evlerin (randevu evleri) sermayeleri "Yüksek Sosyete"de arzı endam ederken, en alttaki "kızlar" hızla köleliğe kaymışlardır. Alt tabaka genelevlerin müşterileri de denetim altına alınmıştır. Böylece bir genelev topografyası oluşmuştur. Salonda kızlar seçilmeyi bekler, odalarda "meslek" icra edilir, "temiz" toplumun "pislikleri" burada boşaltılır. Bu arada odaların döşeme biçimini belirleyen bir de "zevk mimarisi" gelişmiştir. Kent mekanda genelev, cinselliği suçluluk olarak kurgularken, onu ceza görmeden kaçamak yapılabilecek kendi üstüne kapalı alanlara hem hapsetmekte hem de kadını metalaştırarak cinsel birleşmeyi ticaret haline getirmektedir. Bireylerin cinsel fantezileri bir kabın içinde tutularak, çocuk yapmak için olanların dışındaki birleşmeleri sapkınlık sayan bir zihniyetin egemenliği altında, genelev doğallığından iyice sapan sahte ve satın alınmış bir cinsellik tiyatrosu halinde dışlanmakta, ama bu dışlanmışlık büyük toplumu tanımlamaya yardımcı olmaktadır. Böylece doğal erotizm bir tiyatro, kapalı ve kurallı bir mekan içinde bir festival haline gelmekte ve önceden belirlenmiş ve hazırlanmış biçimlere tabi olmaktadır. Genelev, bireyi sorumluluktan kurtarmakta, ihtiyacı sistematik hale getirerek, uygun malı pazarlanabilir hale getirmektedir. 19. yüzyılın ektiği tohumlar, bugün genelev ve fahişelik konularında bir tartışmaya yol açmaktadır. Bu tartışmalara da haftaya bakalım. Mehmet Ali Kılıçbay makilicbay@superonline.com burun farkı
Mehmet Ali Kılıçbay
|