|
|
|
|
|
|
Eski şampiyonlar hayatta da birinci
Yıllar öncesinin üniversite şampiyonları hayatta kazandı mı, kaybetti mi? İşte onların öyküleri... 1980 birincisi Özdemir, iş hayatında zirvede. 1981 birincisi Azizoğlu, ABD'de iki master yaptı.
'Tıbbı tercih etmem bir hataymış'
Oktay Özdemir 1980'de girdiği üniversite sınavında birinci oldu. Tıp fakültesini kazanıp doçentliğe kadar yükseldi. Ama yine de "Keşke mühendislik okusaydım, daha bana göre bir meslekti" diyor.
Giriş İnsan ömründen sadece 180 dakika...Her yıl milyonlarca gencin, hayatının akışına yön verdiği, geleceğini inşa ettiği o 'kader tayin' anları. 1974 yılından bu yana yapılan üniversite yerleştirme sınavları, o yıllarda yalnızca 230 bin öğrenciyi ilgilendirirken, şimdilerde yaklaşık 2 milyonun geleceğini belirliyor. Peki 1999 yılına kadar ÖSS ve ÖYS diye iki aşamalı yapılırken, artık tek basamaklıya dönülen sınavın tarihteki ilk maratoncuları ne yapıyor? 1980'li yılların başında ÖYS sınavında Türkiye birincisi olmuş öğrencileri bulup, onlarla zaman tünelinde yolculuğa çıktık. Okul hayatları boyunca "uzaylı" muamelesi gören o dönemin popüler öğrencileri, artık saçlarına ak düşmüş iş güç sahibi, Türkiye'nin önde gelen bilimadamları ya da işadamları olarak hizmet veriyor. Tek ortak özellikleri "Türkiye birincisi olmak" gibi görünse de hepsi kendi alanında 'en'leri yakalamak için mücadele ediyor. Kimi gençlik heyecanıyla yaptığı tercihin pişmanlığını yaşıyor, kimi de elde ettiği başarının tadını çıkarıyor. İşte diğer öğrencilerin tanışmak için sıraya girdiği bir dönemin 'en sivri' öğrencilerin başarılarla dolu hayat hikayeleri...
Bundan 25 yıl önce ÖYS sınavında Türkiye birincisi olan 18 yaşındaki Oktay Özdemir, artık saçlarına ak düşmüş 44 yaşında bir doktor. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni 831 puanla kazanan Özdemir, 10 yıl doktorluk yaptığı üniversitesinden istifa edip, kendini sağlık alanındaki araştırmalara adadı ve bugüne kadar 450 araştırma projesinde yer aldı. Küçük bir sermayeyle 9 yıl önce kurduğu Omega Araştırma Organizasyon Eğitim Danışmanlık şirketinin, artık İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Samsun'daki şubelerinde 80 kişi çalışıyor. Üniversitede, Dahiliye ve Hematoloji alanında uzmanlık yapan Özdemir, buna rağmen "Tıbbı seçmem gençlik hatasıydı. İşimi çok iyi yaptım ama Elektrik ya da Elektronik Mühendisliği daha bana göre. Grup psikolojisiyle hareket ettim" diye itirafta bulunuyor.
KENDİ ŞİRKETİNİ KURDU Ankara Fen Lisesi mezunu olan Oktay, ev kadını bir anne ve mobilyacılık yapan bir babanın üç çocuğundan biriydi. Kendi tabiriyle hiçbir zaman "100'lük" öğrenci olamadı. Hatta liseydeyken zayıfı bile vardı. O nedenle, Türkiye birincilik hayalden öteye gidemezdi. İlk üçe gireceğini ise, ancak sınavdan çıktıktan sonra tahmin etti. Çünküsorular beklediğinden çok daha kolaydı. "Yine de birinci olacağımı hiç beklemiyordum. İnek öğrenci değildim. Lisede ilk üçe bile girememiştim. Rahat çalışan bir öğrenciydim." Oktay, sınavda Türkiye birincisi olduğunu sokakta top oynarken komşularından öğrendi. Onun bu başarısı önce TRT Radyosu'nun akşam haber bülteninde duyruldu, ardından da gazetelere konu oldu. Özdemir, o döneme ait gazete küpürlerini, hatta ÖYS sonuç belgesini bile saklıyor. Üniversiteye başladığında popülaritesi bir süre daha devam etti. Okulun ilk haftalarında, öğrenciler Türkiye birincisiyle tanışmak için sıraya giriyordu. O dönemde yaşadığı bir anıyı şöyle anlatıyor: "Gazetenin birinde benim ağzımdan 'Eğer Bingöl Lisesi'nden mezun olsaydım üniversiteye giremezdim' yazılmıştı. Okulun ilk haftalarıydı ve bir kız karşıma dikilip, 'Nasıl böyle birşey söylersin. Ben Bingöl lisesinden mezunum ve şimdi seninle aynı fakültedeyim' diye fırçaladı. Öyle birşey söylemediğimi anlattım tabi. Sonrasında çok yakın arkadaşım oldu." Ona göre birinciliğin kendisine sağladığı tek avantaj, iki kurumdan burs alabilmesiydi. 6 yıl boyunca burslarla geçinip, evden tek kuruş almadan öğrenciliğini bitirdi. Oktay, lisede olduğu gibi üniversite de parlak bir öğrenci değildi. Notlarının özellikle 2. sınıfa kadar çok düştüğünü söyleyen Özdemir, bunun nedenini, "Tıptaki eğitimin ezbere dayalı olduğunu gördüm. Bu da benim tarzım değildi. Lisedeyken de hiç ezbere öğrenmedim. Herşeyi kafamda mantığa oturtup çözüyordum. Üniversitede böyle olur sandım ancak yanıldım. İkinci sınıfta notlarımı toparladım" diye açıklıyor. Tıp Fakültesi'ni 1986 yılında bitirdikten sonra Dahiliye Uzmanlığı ve Hematoloji alanında eğitim aldı. Doçentliğe kadar yükseldiği hastanede, 10 yıl boyunca çalıştı. Mesleğinde başarılı olmasına rağmen, doktorluğun kendine uygun olmadığını düşünüyordu. "İşimi iyi yapıyordum ama ilgi alanım farklıydı. Araştırmalar yapmak, teknik işlerle uğraşmak daha bana göre. Doktorluğu bıraktığıma hiç pişman olmadım." Özdemir, bir doktor arkadaşıyla kurduğu Omega Araştırma şirketinde 9 yılda hipertansiyondan iktidarsızlığa kadar 450 araştırma projesinde çalıştı. Erzurum ve Diyarbakır'da da yeni şubeler açmaya hazırlanan şirkette ayrıca, büyük firmaların yeni çıkaracağı ilaçların hastalığa etkisini ya da yan etkilerini araştırıyor. Çıkan sonuçların analizini yapıp, Sağlık Bakanlığı'na raporluyor.
Hazırlayan: Pervin Metin
|
|
|
|
|
|
|
|
|