Seni leylekler getirdi yavrum...
Salgın geliyorum diye bağırırken, sen "devekuşu" gibi başını toprağa gömüyorsan... Millet ahırda yatarken, sen "kuştüyü" yastıkta horluyorsan... Sektörün hatırı için çiğ "tavuk" yiyorsan... Ahali sürünürken, yılbaşı-bayram sofranda "kuşsütünü" bile eksik etmiyorsan... Koltuğunda üç gün fazla oturabilmek için kimsenin "tavuğuna" kışt demiyorsan... Elalemin ulusal yas ilan ettiği böyle bir durumda, "Kuşum Aydın"la göbek atıyorsan... Gariban can derdindeyken, bana ne bilader deyip, 9 gün tatilde gâvur illerine "kanat çırpıyorsan..." İstifa etmek yerine hâlâ "hindi" gibi kabarıyorsan... Muhalefette yıllardır kuzu gibi oturup, fırsat bu fırsat, "bir taşla iki kuş" vurmaya kalkıyorsan... Nişantaşı'ndaki hijyenik cafelerde avanta viskini yudumlayıp, gazetedeki köşende "korkmayın, kuş sesleri ovalara yayılır" diye şarkı söylüyorsan... Avrupa televizyonları Türkiye'den mağara devri görüntüleri geçerken, sen kendini AB ambarında görüyorsan... Memleketi pislik götürdüğünü görmezden gelip, "leylekler getirdi" falan diye büyüklere masallar anlatıyorsan...
Olacağı bu.
Saddam füzeyle virüs gönderecek diye, tavukları "dedektör" olarak kullanıyorduk "oralarda..." Şimdi virüs getiriyorlar diye, tavukları boğazlıyoruz "oralarda..." Şunu anlamamız gerekiyor: "Oraları" düzeltmeden "buralara" rahat yok.
Bugün bayram. Elimizi vicdanımıza koymamız için bir vesile daha... Kurban kesip, fakir fukaraya dağıtana ne mutlu. Komşulara hava atmak için kurban kesip, o kurbanı kendi buzdolabına istifleyenlerin ise, o kurban rüyasına girsin inşallah.
|