|
|
|
|
|
|
Karim Rashid'le çok özel söyleşi
Dünyaca ünlü İngiliz tasarımcı Karim Rashid, Türk markası "Gaia&Gino" için İstanbul'daydı. Rashid, İstanbul'un manevi duyguları harekete geçirdiğini söylüyor.
Türklerin antenleri fazlasıyla açık
Koleksiyon ve Gaio&Gino'nun davetlisi olarak İstanbul'a gelen ünlü tasarımcı Karim Rashid herkes için şiirsel eşyalarla dolu bir dünya tasarlıyor.
Karim Rashid'i ilk olarak New York'taki tasarımlarıyla tanıdım. Yaptıkları ve düşünceleri ile ortalığı karıştıran bir yapıya sahip, yaratıcı bir tasarımcıydı. Ona göre "tasarım kuralları yıkılmak için"di... Dünyaca ünlü bir çok marka için tasarım yapan Rashid, endüstri ürününden iç mekana, modadan mobilya ve aydınlatmaya kadar 2000'den fazla tasarıma imzasını atmış başarılı bir tasarımcı. Gerek yaptığı iç mekan dekorasyonlarında, gerekse ürün tasarımlarında kendine özgü sıradışılığını ve zekasını yansıtıyor. Hatta tasarımcının eserleri başta New York ve San Francisco'daki Modern Sanatlar Müzesi olmak üzere dünyanın belli başlı müzelerinde sergileniyor... Karim Rashid, bir Türk markası olan Gaia&Gino ile de işbirliği içinde. Gaia&Gino markasını bilmeyenler için hatırlatalım; yaklaşık 10 yıl önce Alessi, Kosta Boda gibi dünyaca ünlü tasarım ürünlerini Decorum mağazası ile Türk tüketicisine sevdirmeyi başaran Gaye Çevikel, marka yaratmanın ne derece önemli olduğunun bilincinde yola çıkarak "Gaia&Gino" yu yarattı. Çağdaş tasarımı Türk kültürü ile birleştirmeyi hedef alan Çevikel'in yolu Karim Rashid ile birleşince de ortaya yine ses getiren tasarımlar çıktı. Gaia&Gino dünya pazarında yolculuğuna bir senedir devam ediyor. Toplam 25 ülkede 200'ün üzerinde satış noktasında satılmakta. Ve şimdi de Türkiye'de Koleksiyon mobilya mağazalarında satışa sunuluyor. New York'tan gelen Rashid Cmartesi S a b a h için sorularımızı yanıtladı.
- Dünyanın birçok tanınmış markası ile çalışıyorsunuz. Bir Türk markasına tasarım yapmak nasıl, farklı mı? Gaye bana yapmak istediklerini anlatırken, çok büyük hırs ve ihtirası vardı. Bugün benim bulunduğum konumdaki tasarımcıların genelde yeni kurulan firmalara karşı bir küçümsemesi veya kendini beğenmişliği vardır. Adı sanı duyulmamış firmalarla genelde çalışılmaz. Ama ben bunun tam tersiyim. Direkt Milano'ya gidip B&B veya Cappalini ile büyük firmalarla çalışmayı yeğmelemedim. Onun yerine Amerika'da hiç duyulmamış firmalar ile çalıştım. Kariyerimi de bu şekilde yaptım. Bunu bu sektörü geliştirmesi açısından çok yararlı buluyorum. Bana Gaye Çevikel geldiği zaman bende de bu his uyandı. İyi tasarımın ne demek olduğunun farkındaydı. Ben de hemen onunla çalışmaya başladım. Gaye'nin Türk olması inanın ben de farklı bir his uyandırmıyor, çünkü 29'a yakın farklı ülke ile çalışıyorum. Gaye ile ilgili söyleyebileceğim en enteresan şeylerden biri onda çok fazla evrensel bir iştah olduğu. Mesela Kore ve Japonya ile çalışıyorum, o n l a r kendi ülkeleri ile ilgili çok fokuslar. Belki bu sizin kültürünüze ait bir şey, Türklerin antenleri çok daha fazla açık.
- İstanbul'u sevdiğinizi söyleyebiliriz sanırım... - Evet çok seviyorum. Burası çok eklektik bir yer. Bir taraftan çok Batı'ya dönük bir taraftan da dini İslam. Bu çok modern şehirde birden camilerden ezan sesini duyuyorsunuz. Bu da çok enteresan ve manevi duyguları harekete geçiren bir duygu. Herhalde yarı Mısırlı olduğum için bu kimliğime en yakın hissettiğim yerlerden biri.
- Tasarımlarınızda ilham kaynaklarınız neler oluyor? - Benim esinlendiğim ve ilham aldığım şeyler; teknoloji, dijital çağ ve çalıştığım şehirler..
- Gaia&Gino ürünlerinde imzanızı görmeye devam edecek miyiz? - Kesinlikle. Ben yeni tasarımlar hazırlamaya devam edeceğim.
- Bu tasarımları tüm dünyada görmek bir Türk olarak oldukça gurur verici... - Bence de çok güzel. Ben de Miami'de bir mağazanın önünden geçerken çok Morphescape tasarımımızı gördüm. Düşünsenize, Miami'de İstanbul silueti... Daha yeni Avustralya'daydık ve orada da her yerde tasarımlarımız sergileniyordu.
- Mesleği seçmenizde etkili olan birisi oldu mu? - Babam. Çok tecrübeli bir insandı. Kahire televizyonunda ve CBC Kanada da çalıştı. Ayrıca film setlerini tasarlardı. Çocukken sabaha karşı 3'te bile resim yaptığını görürdüm. Daima radyoda pop müziği dinlerdi. Çok modern ve aktüel bir insandı, evimizdeki her şey çok moderndi. Pazar sabahı kalkıp anneme bir elbise tasarlardı. Ve sonra da dikiş makinasının başına geçip dikerdi. O akşam da annem katılacakları bir partiye bu elbiseyi giyerdi. Evrensel bir kişiliği vardı.
- Bundan sonrası için hedefleriniz neler? - Dünyayı değiştirmek istiyorum...
MAYO TASARIMI YAPIYOR - Büyük bir dünyada yaşıyoruz, işiniz biraz zor olacak... - Haklısınız ama şu an beş yeni planım var. Birincisi, bir bilimkurgu senaryosu üzerinde çalışıyorum. Ütopik bir ideoloji üzerine, "Mükemmel dünya nasıl olur?" gibi. Biliyorsun birçok bilimkurgu filmi geleceği kötü olarak hayal ediyor ama ben geleceği daha toz pembe göstermek istiyorum. İkincisi, iki senedir bir kitap üstünde çalışıyorum. Mart ayında çıkacak, adı "Design Yourself", yani kendini tasarla... Ama bu aşk, finansal, seks hayatını kendin yarat gibi bir şey olacak. Üçüncü projem; mimarlik bilgimi geliştiriyorum. Şu anda 9 mimari proje üzerinde çalışıyorum. New York'ta bir apartman, İngiltere'de bir otel, Belgrat'ta bir restoran, Moskova da bir mağaza... Ürün tasarımı ile ilgili 22 yıldır çalıştığım için iç mekan tasarımı daha ilginç gelmeye başladı. Dördüncüsü; moda tasarımı üzerinde çalışıyorum. Buna çok yeni başladım. Arena adlı spor markası ile çalışıyorum. Onlar için mayo tasarımı yapıyorum. Ve daha önce hiç tasarlamadığım ürünler üzerinde çalışıyorum.
- Nasıl ürünler mesela? - Elektrikli süpürge, mobil telefonlar, kahve makinası, buzdolabı... Mobilyadan sıkıldığım için değil ama bu dünya çok çabuk doyuyor. Her yıl 15 bin firma beş yeni ürün çıkarsa her yıl 75 bin yeni ürün ortaya çıkarıyor. İşte yeni hedeflerim bunlar.
Esra ÇORUH
|
|
|
|
|
|
|
|
|