SABAH - Fatih Ürek olmak isteyenler var ama kimse Bülent Ersoy olmak istemez

Şu an 25 Aralık 2005 - Pazar tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

	Son Dakika

	Yazarlar

	Günün İçinden

	Ekonomi

	Gündem

	Siyaset

	Dünya

	Spor

	Hava Durumu

	Sarı Sayfalar

	Ana Sayfa

	Dosyalar

	Teknoloji

	Emlak

	Otomobil

	Detaylı Arama

	Arşiv

	Etkinlikler

	Günaydın

	Televizyon

	Astroloji

	Magazin

	Sağlık

	Cuma

	Cumartesi

	Pazar Sabah

	İşte İnsan

	Sinema

	20. YILA ÖZEL

	Turizm Rehberi

	Çizerler

Google Arama

	Fatih Ürek olmak isteyenler var ama kimse Bülent Ersoy olmak istemez
	Örnekler hep kötü!

Fatih Ürek olmak isteyenler var ama kimse Bülent Ersoy olmak istemez

Kürşat Kahramanoğlu dünyanın en büyük eşcinsel organizasyonu ILGA'nın genel sekreteri. Bülent Ersoy'un gay olimpiyatlarına çağırılacağını ama kendisinin 'Tavsiye etmem' diyerek engel olduğunu söylüyor.

Tam 90 ülkede 400'ü aşkın derneğin oluşturduğu ILGA yani Uluslararası Gay ve Lezbiyen Birliği, dünyanın en büyük ve en eski eşcinsel organizasyonu. Türkiye'deki Kaos GL ve Lambda gibi eşcinsel örgütleri de Ilga'nın üyelerinden. Bu kuruluşun genel sekreterliğini 1999 yılından beri bir Türk yürütüyor. Kürşad Kahramanoğlu, yaklaşık 28 yıl önce kendi deyimiyle insani koşullarda yaşama isteğiyle İngiltere Manchaster'a gitmiş. Orada felsefe okuyup akademik kariyer yapan Kahramanoğlu daha sonra 12 yıl boyunca Londra'da İngiltere'nin en büyük sendikasında danışman olarak çalışmış. Son yıllarda ILGA'daki görevine ağırlık veren Kahramanoğlu, İstanbul Asmalımescit'deki Türkiye'nin ilk gay residance'ının sahibi aynı zamanda. Yaklaşık iki ay önce Türkiye'ye kesin dönüş yapan Kahramanoğlu ile "Çok seviyorum" dediği Asmalımescit'de konuştuk... -Sizin döneminizde ILGA'da neler değişti? - Benim dönemimde ILGA bir Avrupa organizasyonu olmaktan çıkıp bir dünya organizasyonu oldu. Özelikle insan hakları ve demokrasinin kısıtlı olduğu yerlerde organize olmak gerektiğini düşündüm. İran'ın Filipinler'in ya da Venezuela'nın buna daha fazla ihtiyacı var.

İNSAN HAKLARI MESELESİ
-Şu an eşcinsellerin karşılaştığı en büyük sorun nedir? - Ülkesine göre değişiyor. Ama genel anlamda demokrasi ve insan haklarına saygı diyebilirim. Demokrasi ve insan hakları varsa ayrımcılık yapmak güç oluyor, gaylerin işleri kolay oluyor. Biz her türlü ayrımcılığa karşıyız. -Türkiye'de homoseksüellik hala bir tabu. Bu tabunun yıkılabilmesi için eşcinsellerin veya örgütlerinin yapmaları gerekenler neler? - Örgütlenme çok önemli. 72 milyonluk bir ülkede sadece 2 örgütün olması bir eksiklik. Türkiyede eşcinselliğin bir insan hakkı olduğunu savunmak bütün entellektüellerin sanatçıların insan olan tüm insanların görevi. Türkiyede bu eksik. İnsanlar bir insanlık hakkını değil bir yatak meselesi konuştuğumuzu zannediyorlar. -Ama bunu eşcinsel entellektüeller ve yazarlar da yapmıyor ki... - Tabi, ama onlara özel bir sorumluluk yüklemek istemem. Bir yazarın ırkçılığa karşı durmak için zenci mi olması gerekir? Tabi ki hayır! İngiltere'nin 25 sene önce Türkiye'den farkı yoktu. Ama entellektüellerin ve sanatçıların desteğiyle korkunç bir değişime uğradı. Türkiye'de insanlar korku duyuyor hala. İnanılmaz bir baskı var. - Aydınların bu konuyu görmezlikten geldiklerini mi söylüyorsunuz? - Evet. İnsan hakları organizasyonlarının bu konuda yeterli bir çaba içinde olmadığını görüyorum. - Türkiye'de eşcinsellik legal bir durum ama onları koruyan yasalar yok. Sizce neler yapılabilir? Girişimleriniz var mı? - Var, ama Tükiye'de bu konuyu geliştirmek için gerekli politik irade yok. Türkiye 70'lerin İngilteresi gibi. Partiler eğer bu konuda bir şey yaparlarsa oy kaybına uğrayacağını sanıyor. Ama bütün Avrupa ülkelerinde böyle olmadığı anlaşıldı. Avrupa Birliği'ne üye ülkelerdeki partilerin hepsinin bu konuda bir söylemi var. Türkiye'de ÖDP dışında hiçbir parti bu konuya eğilmedi. Şimdiki iktidar partisi ve muhalefet de dahil.

İKİ ÜLKE CEVAP VERMEDİ
-90 ülkede organizesiniz. Bu ülkeleri yönetenlerle ilişkileriniz nasıl? - Üyelerimizin sorunları olduğunda o ülkedeki hükümetlere veya üst düzey yetkililere mektuplar yazdım. Cevap almadığım iki ülke yöneticisi oldu: Biri İran Cumhurbaşkanı bir diğeri bizim başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan. İran'da eşcinsel oldukları için öldürülen iki kişi vardı. Bunun için mektup yazdım. Tayyip Erdoğan'a da Ankara'da Kaos GL'nin kapatılması girişimi ile ilgili bir mektup yazdım. İkisinden de cevap gelmedi. Aslında bu hükümet Avrupa Birliği ile haşır neşir. Bunun daha çok farkında olması lazım ama maalesef... Dünyada 7 ülke var eşcinselliğin ölümle cezalandırıldığı bunların 7'si de müslüman. - AK Parti'nin negatif bir tutumu var mı? - Bazen bir sorunu görmezden gelmek de negatif bir tutumdur. Türkiye'nin yurtdışındaki en yüz kızartıcı imajlarından biri de Mehmet Tarhan meselesidir. Türkiye Cumhuriyeti ordusu eşcinsellere hiçbir NATO ülkesi ordusunun davranmadığı kadar kötü davranmaktadır. Vicdani reddi kabul etmeyen Türkiye dışında hiçbir ülke yok. Eşcinseller bunu fotoğrafla kanıtlamak zorunda, bu bir aşağılamadır. - Bizde homofobik yasalar var mı? - Birçok ülkede eşcinselleri koruyan ayrımcılığı yasaklayan kanunlar var. Bizde yok. Son ceza yasası hazırlarlanırken Kaos GL, Lambda va kadın örgütleri ile yaptıkları lobilerlerde böyle bir madde eklenmişti. Ama Bakan Cemil Çiçek çıkarmış maalesef.... - Ak Parti politikalarına genel anlamda nasıl bakıyorsunuz? - Bu hükümet insan hakları gündemini birkaç noktaya indiriyor. En önde geleni de başörtüsü. Halbuki insan hakları bir yelpaze. Eşcinsel haklarından hiç konuşmazken kadın hakları konusunda şaibeli konuşurken etnik ve dini azınlıklar konusunda gerekenleri yapmazken bütün gündemi başörtüsüne indirgemek politik bir manevradır. - Türkiye'de politik arenada birşeyler yapmak istiyor musunuz? - Türkiyede yaşamak zaten politik olmayı gerektiriyor. Ama parti politikası istemem. Türkiyede politika özellikle çok rantçı ve kirli. Mevcut partilerden birinde olamam.

Aynur ERDEM