|
|
|
|
|
|
Erbulak'ın 'Jilet' gibi torunu
Dağhan Külegeç'in yıldızı "Hırsız-Polis" adlı dizide bir hırsızı canlandırdığı "Jilet" karakteriyle parladı. Altan Erbulak'ın torunu Külegeç'in hayali hayatını anlatan bir sitcom yapmak.
Altan Erbulak'ın 'Hırsız' torunu
"Hırsız-Polis" adlı dizide canlandırdığı "Jilet" adlı karakterle dikkat çeken Dağhan Külegeç, Altan Erbulak'ın torunu. Külegeç'in hayali ileride hayatını sitcom haline getirmek.
27 yaşındaki Dağhan Külegeç, başrollerini Uğur Yücel ve Timuçin Esen'in paylaştığı "Hırsız-Polis" adlı dizide canlandırdığı "Jilet" karakteriyle yeni bir oyuncu kazandığımızın sinyallerini veriyor. Aynı zamanda, Digitürk kanallarından S'nek Tv'de "Over Game" adlı programı hazırlayıp sunan Külegeç aslında aileden oyuncu. 1988 yılında kaybettiğimiz ünlü karikatürist, oyuncu ve yazar Altan Erbulak'ın torunu olan Külegeç, bugüne kadar A Takımı'ndan g.a.g.'a kadar pek çok televizyon programının kamera arkasında çalışmış. Yıllardır televizyon sektörünün içinde olan genç oyuncunun hedefi ise yönetici olmak ve patronluğun nasıl yapıldığını herkese göstermek.
- Kameranın arkasındayken önüne geçişiniz nasıl oldu? - Bir iki tane reklam filminde oynamıştım sonra Mustafa Altıoklar beni "Lise Defteri"ne aldı. Zaten ailem oyuncu; Altan Erbulak dedem, Sevinç Erbulak teyzem, hep kulislerde büyüdüm. Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda oynayan her oyunu yüz elli kere izlemişimdir herhalde. Yani zaten bu işin içindeydim. Ama oyuncu olayım diye bir çabam yoktu, bir gün Yazı Tura'nın seçmelerine gittim, Uğur Yücel beni orada cast'a aldı. O iş olmadı ama sonra Hırsız-Polis için tekrar çağırdılar ve diziye alındım.
KASIRGA GİBİ ADAM - Uğur Yücel'le oynamak nasıl? - Ukalalık gibi algılanmasın ama bu dizi gerçekten çok farklı. Bir kere Uğur Yücel'le oynuyorsunuz, sesli çekiyoruz. Yani çok güzel parametreleri var. Lise Defteri'nden sonra insanın "Allah'ım teşekkür ederim" diyesi geliyor. Bence Hırsız- Polis kilometre taşı dizilerden bir tanesi olacak, hatta benim gözümde oldu bile.
- Uğur Yücel'le karşılıklı oynamak nasıl? - Aslında rahat diyebilirim. Adam zaten bir kasırga, hortum gibi önünüzde duruyor. Oynarken de ister istemez sizi içine alıyor. O duyguyu yakalamamak için özel çaba harcamanız lazım.
- S'nek TV'de yaptığınız Over Game de çok ilgi görüyor... - Over Game bir arkadaşımla birlikte yarattığımız bir iş. Kendimizi çekip, oyunların içine enjekte ederek başladık. Yani oyunların içine interaktif olarak giriyorduk. Televizyonda ise her hafta ünlü bir konukla ev ortamı içinde oyun oynuyoruz. Kısa olmasına rağmen çok eğlenceli bir program, ben bile izleyip kendime gülüyorum.
- Play Station'a daha çok erkekler meraklıdır ama sizin programda kızlar da çok eğleniyor... - Ben işte bu görüşü kırıyorum. Mesela bir oyunu tanıtırken "Bu oyun kız arkadaşınızla olan ilişkinizi kurtaracak" diyorum. Genelde kız oyun oynamaz ve erkek bir şekilde onu oyuna adapte etmek ister. Ben de "Böyle oyunları bu tip insanlar oynamalı, şöyle bir insansanız bu oyunu çok seversiniz" gibi çözümler getiriyorum. Ama bu program başlayalı oyun oyun olmaktan çıktı ve iş oldu. Aslında ben çocukluğumdan beri oyuna meraklıyım. Dedem küçükken beni bilgisayarın başına koyardı ve "Bu seviyeyi geçemezsen sana yemek yok" derdi.
OYUNU İŞE ÇEVİRDİM
- Peki kız arkadaşınız oyunlarla bu kadar haşır neşir olmanıza bir şey demiyor mu? - Şu an kız arkadaşım yok. Ama olduğunda evet, öyleydi. Dengeyi kurmak gerekiyor işte. Ama annemin "Oğlum o makineyi dışarıya atacağım" diye bana çok bağırdığını hatırlıyorum. "Sinemaya git, kızlarla gez, bir şey yap ama Allah kahretsin oyun oynama" diye çok bağırmıştır. Ama işte o özelliğimden bir şey üretmeyi başardım. Oyun da oynasanız onu işe çevirebilirsiniz yani.
- Programda yaptığınız talk show nedeniyle ileride başarılı bir şovmen olacağınızı düşünenler de var. Böyle bir hedefiniz var mı? - Yok, o çok zor bir yol. Ben küçükken, çocukluk saflığıyla sevdiğim, o zaman başımı okşayan birçok abi vardı. Ben büyüdüm, onlar da bir yere geldi. Şimdi onlara "Nasılsınız?" dersin, o size "Merhaba canım" der. Siz de "Aaa..." diye bakar üzülürsünüz, "Bu adama ne olmuş" diye düşünürsünüz. Çünkü o arada bir şey olmuş adama. İşte öyle olmamak lazım. Büyük komedyen olursunuz, şahane olursunuz ama öyle olduktan sonra hiçbir anlamı yok.
Eylem BİLGİÇ
|
|
|
|
|
|
|
|
|