|
|
|
|
|
|
Ahmet ile Mara'nın hikayesi
The İmam filminin gerçek öyküsü Antalya'da yaşanıyor. Antalyalı Ahmet imamlık yaparken tanıştığı Hıristiyan Mara'ya aşık olur, evlenirler. Karısı kiliseye kendisi müezzin olarak camiye giden Ahmet, karısına din değiştirme konusunda baskı yapmamış.
The İmam filmindeki Emrullah gibi motosiklet ve hız tutkunu olan Ahmet Muhsin Tüzer, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tepkisi üzerine aşkı için çok sevdiği imamlıktan istifa etmek zorunda kalırken, Mara ise evlendikten üç yıl sonra bir Ramazan arefesinde kendi isteğiyle Müslüman oldu. Zaman zaman vekil olarak imamlık yapan Ahmet'le Mara, Kaş'ta mutlu bir yaşam sürüyor. Dinlerarası diyalog, sevgi ve hoşgörünün gerçek bir örneği olan çift, "5 yaşındaki oğullarının bile dinini kendi özgür iradesiyle seçeceğini" söylüyor. Antalya'nın Kaş ilçesinde doğan 34 yaşındaki Ahmet, 1989'da İzmir Torbalı İmam Hatip Lisesi'ni bitirdi. Bir yıl sonra girdiği imamlık sınavını da birincilikle kazanıp, Kaş'ın Ağullu Köyü'ne atandı. 1996'da Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde bir yıl eğitim gören Ahmet yüksek notlarının kendine sağladığı avantajı kullanarak İstanbul Üniversitesi'ne yatay geçiş yaptı. İstanbul'a gelen Ahmet, bir yandan eğitimini sürdürürken diğer yandan da Yerebatan Cami'nde müezzinlik yaptı. İmam Ahmet'in hayatı, 1998 yılının başlarında geleneksel Türk el sanatları ile ilgili bir sergi için gittiği Romanya'nın başkenti Bükreş'te değişti. Tüzer, Bükreş Üniversitesi Coğrafya Fakültesi'nde okuyan Mara Negoita'ya ilk görüşte vurulmuştu. Türkiye'ye döndükten sonra aklından bir türlü çıkaramadığı Mara'yı sürekli arayıp, mektup yazmaya başladı. Tutkuyla bağlandığı ve hasretine dayanamadığı Mara'yı 4 ay sonra İstanbul'a davet etti. Hayatında gördüğü ilk Türk erkeği olan Ahmet'in bu isteğini kırmayan Mara, bir sonbahar günü otobüse atlayıp ailesinden habersizce İstanbul'a geldi. Ahmet'e aşık olan Mara da, ülkesine döndüğünde Türkiye'de geçirdiği güzel günleri bir türlü unutamadı.
NİKAHLARINI İMAM KIYDI Müezzinlik yapan Ahmet, Romanyalı Hıristiyan bir Ortadoks olan Mara ile ilişkisinin geleceğini sorgularken, Mara'nın ailesi de beraberliğe karşı çıkmıştı. Mara, 1998 yılı sonlarında ikinci kez İstanbul'a sevgilisini görmeye geldiğinde bir sürprizle karşılaştı: Ahmet, çok sevdiği Mara ile ilişkisini Müslümanlık dinine uygun olarak sürdürmek istiyordu. Bu yüzden Mara'ya imam nikahı yaptırdı. Yerebatan Cami İmamı da, bu aşkı tasvip ettiği için, Hıristiyan Mara ile Müslüman Ahmet'in imam nikahını kıydı. Ahmet, evliliklerinin dinen de mantıken de olmayacağını düşünmeye başlamıştı. Bunun üzerine çok sevdiği Mara'yı kendisinden soğutmaya çalıştı, ancak Ahmet'in ilginç tepkilerine ve değişen davranışlarına rağmen Mara bir türlü Ahmet'ten kopmak istemedi. Hatta Ortodoks olan ailesini bile Ahmet'le ilişkisini sürdürmek için ikna etmeye çalıştı. Ancak ailesi kesin bir dille bu ilişkiyi reddedip "Ahmet Türk ve imam. Seni kara çarşaflara sokacak. Sen orada yaşayamazsın" diyerek düşüncesini değiştirmeye çalıştı. Ailesinin sözlerini dinleyen Mara, Üç ay boyunca Ahmet'ten kaçtı. Ahmet ise pişman olmuş, sevgilisini tekrar kazanmak için mücadele etmeye başlamıştı. Üniversite kampüsünden arkadaşlarının evine kadar 10 gün boyunca aradığı sevgilisini bulan Ahmet, Mara'yı görür görmez evlenme teklif etti. Ancak Mara'nın yanıtı kocaman bir "hayır" oldu. Mara'nın kararlı tutumuna sinirlenen Ahmet ise bir anda kendini kaybederek, Bükreş'te sokak ortasında Mara'ya hayatının ilk tokadını attı. Ardından da umutsuzca Türkiye'ye döndü. Fakat Ahmet'in Mara'yı kazanmak için arkadaşlarıyla organize ettiği intihar senaryosuyla tekrar Türkiye'ye gelen Mara ile Ahmet'in aşkı kaldığı yerden devam etti ve çift gizlice evlendi.
GİZLİCE EVLENDİLER 1999'da evlenen çift önce İstanbul Sultanahmet'e yerleşti. Ahmet, eşi Mara'yı müslümanlığa davet etti. Mara ise "Ben bu dini henüz tanımıyorum" karşılığını verdi. Ahmet de bunun üzerine "Dinde zorlama yoktur" mesajını hatırladı ve "Sen ne zaman istersen o zaman dinini değiştir. İstersen Hıristiyan bile kalabilirsin. Dininde serbestsin" dedi. Mara, hafta sonları Fener Rum Patrikanesi'ndeki kiliseye giderken, Ahmet de, Yerebatan Camisi'ndeki müezzinlik görevini sürdürmüş. Çiftin 2000 yılında Levent Kemal adını verdikleri bir oğulları olmuş ve ardından da İstanbul'dan ayrılıp memleketleri Kaş'a yerleşmeye karar vermişler. Kasaba Köyü'ndeki Nasrettin Camii'ne imam olarak atanan Ahmet'in Hıristiyan bir kadınla evlendiğini öğrenen Diyanet İşleri Başkanlığı duruma tepki gösterince Ahmet, imamlıktan istifa etmek zorunda kalmış. Gitar çalan, gravür yapan Ahmet, The İmam filmindeki Emrullah gibi bir hız tutkunu. İstanbul'da Suzuki 750 marka motosikleti var. Antalya'da da 'The İmam' filmindeki gibi 'Chaper' model motosiklet kullanan Ahmet, "film, sanki hayatımı anlatıyor. Ben de imamlık yaptım, motosiklet ve hız tutkum var" diye konuşuyor.
Veysi SAĞLAM-ANTALYA / MERKEZ
|
|
|
|
|
|
|
|
|