Anadolu'nun kalbi ve bir ödül
Şehre girip arabayla dolaşırken Eskişehir'in gelişmişliğini hem görüyoruz, hem şoförümüz Nejat Bey'den bilgi alıyoruz. Sonunda "Hiçbir eksiğimiz yok. Doorspark, Hayal Kahvemiz hatta gece kulübü olarak Budha Bar'ımız bile var" deyince gülüyoruz. Eski evlerden çoğunu restore etmişler bir tanesini konuk evi yapmışlar. Böyle güzel, kişilikli yere yönelmişken önündeki pazar yerinden hanımların alkış ve sevgi sözcükleri içinden geçiyoruz. Bu sene 7. Uluslararası Eskişehir Sinema Günleri Anadolu Üniversitesi İletişim Birimleri Fakültesi Onur Ödülü'nden birini bana uygun görmüşler. Eşimle hemen hazırlanıp törenin yapıldığı salona saatinde yetişiyoruz. Üniversite öğrencileri cıvıl cıvıl onların ışığı sanki bütün şehri aydınlatıyor. Kampüsü gezdik ve hayran olduk. Galiba Cambridge Üniversitesi'ni andırıyormuş. Şehrin içinde ufak bir tur attığımızda temizliği dikkatimi çekti.
GELİNCİK TARLASI Köprüler, gondollar, değişime uğrayıp öğrenci kahvesi, kitapçısı, butiği, toplu çarşısı haline gelen eski mekanlar Eski rektör bugünkü belediye başkanları kültür ve sanat adına pek çok şey yapmış ve yapmakta. Kendisini bir kere daha kutlayıp heyecanından herkesin ders almasını öneriyoruz. Tuncel Kurtiz'i tanırsınız. Yönetmen tiyatro oyuncusu, yazar, gezgin, müthiş bir sinema oyuncusu. Stockholm Kraliyet Tiyatrosu'ndan, Frankfurt Şehit Tiyatrosu'na Shakespeare Kraliyet Tiyatrosu'na kadar tiyatrocu olarak ayrıca yurtiçi ve yurtdışında yönetmen ve oyuncu olarak birçok filmde oynamış, ödül almış büyük usta. Onur ödülünü alırken öyle güzel duygularını anlattı ve arkasından o güçlü sesi ve yorumuyla Can Yücel'den "Yalnızlığım" şiirini okudu ki! Hepimiz ayakta alkışladık. Eşiyle işlettikleri Edremit'deki (çok görmek istediğim Kazdağları) motellerine ilk fırsatta gidip onlarla olmanın keyfini uzatacağız. (Çamlıbel Köyü Zeytinbağı 0266 387 37 61) Meltem Cumbul'la buluştuk orada. Güzel ve yetenekli olmasının yanında nasıl ciddi bir tiyatro eğitimini temel aldığını ne kadar sinema konusunda donanımlı olduğunu bilseniz hayranlığınız artar. Audrey Tautou'nun oynadığı Salma (Selma) rolünü keşke o oynasaydı ama "Piyano" filminin unutulmaz kadın yönetmeni Jane Camphion'un yeni bir filminde görürseniz hiç şaşırmayın. Bildiği diller, oyunculuk anlayışı, güzellik ve karizmasıyla tam dışa açılacak vasıfları olan bir kişi. Doğallığı ve tatlılığına da bayıldım. Ertesi gün kahvaltıda buluştuğumuzda bizi uğurlayan kıymetli rektörümüz Prof. Dr. Engin Ataç'a bu üniversitede öğretim üyelerinin, büyük bir heyecanla gezdirdiği böyle bir yerin, öğrencilerin iftihar ettiği ve sevgiyle eğitim aldıkları böyle bir mekanı başında bu ruhu vererek yönettikleri için tebrik ederken İletişim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Atıf Bir'e selam ve sevgilerimizi bıraktık. Sevgili Agah Özgüç'e ve sinemaya gönül vermiş birkaç kişiye daha rastlamanın mutluluğuyla bu ödül gecesini hazırlayanların başında Prof. Dr. Gülseren Güçhan'a (İletişim Fakültesi Sinema Televizyon Bölüm Başkanı) bu deneyimi bana yaşattıkları için teşekkürler ettik. Beni kollarında taşıyan Hande ve Pınar'dan başlayıp (Türk Sineması'nın sarışın yıldızı yerine esmer ve geçici sağır birini bulduklarını hiç hissettirmeyen ) alkış yağmuruna tutan öğrencilere de candan teşekkür ettim. Yolda dönerken başı hakikaten dumanlı dağlar gördüm. İlk filmim "Akasyalar Açarken" i hatırlatan akasyalarla merhabalaştım. Eşimin baha ilk uzattığı ve benim defterimde kuruttuğum gelincikler vardı yol kenarında.
|