|
Amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek
|
|
Alkollü içkilere getirilen zamlar CHP Meclis komisyonu tarafından araştırıldı. Rapora göre zamlar mantıksız, toplumsal ve ekonomik açıdan da tehlikeli.
Fıkrayı bilirsiniz, Papa New York'u ziyarete geldiğinde, havalimanındaki basın toplantısında bir gazeteci şu soruyu yöneltmiş: "New York genelevlerinde çalışanları da kabul edecek misiniz?" Papa bu tür dünyevi olaylardan habersiz, şaşkınlıkla, "New York'ta genelev mi var?" diye sormuş. Ertesi gün gazetenin başlığı, "Papa'nın ilk sorusu, New York'ta genelev var mı!!?" Son zamanlarda birtakım uygulamalara karşı çıkıldığında benzer karşı sorularla ve saptırmalarla karşılaşıyorsunuz. Örneğin yeni ceza yasasında basın yoluyla iftira suçunun işlenmesine getirilen ağırlaştırıcı hükümlere karşı mı çıktınız, karşı taraf hemen bastırıyor: "Yoksa sen serbestçe iftira edilmesinden mi yanasın?" Bir süredir konuyu farklı bir zemine taşıyan soru da içkilere, özellikle de düşük alkollü şarap ve biraya getirilen aşırı Özel Tüketim Vergisi'ne karşı çıkıldığında size yöneltiliyor: "Yoksa sen gençlerin alkolik olmalarını mı istiyorsun? Toplumumuzun alkol belasından uzak tutulması iyi bir şey değil mi?" İşte böyle damdan düşer gibi sorulan sorular karşısında yapacağınız uzun soluklu açıklamaları ne dinleyen var ne de buna karşı harekete geçen. Çünkü konu kolayca demagoji tabanına kayabilecek nitelikte.
BAŞKAN İŞİN UZMANI CHP Meclis Grup Başkanlığı tarafından oluşturulmuş bir uzman komitenin epey uzun süren çalışmalar sonucu tamamlanan, alkollü içkilerin ÖTV zamları öncesi ve sonrasını tüm boyutlarıyla ele alan ayrıntılı raporu, önceki akşam konuyla ilgili medya mensuplarına Florya Köşkü'nde bir basın toplantısıyla açıklandı. Denizli, İzmir, Muğla Tekirdağ gibi şaraplık üzüm yetiştiricilerinin yoğun olduğu illerin milletvekillerinden oluşan komitenin başkanı da şarap sektörünün duayenlerinden, Diren şaraplarının sahibi, Tokat milletvekili Orhan Z. Diren'di. Rapor Türk şarapçılığının genel tablosunu çizerek başlıyor. Örneğin Türkiye'nin 540 bin hektar bağ alanıyla dünyanın beşinci büyük bağcılık ülkesi olduğunu, ürettiği yıllık 3 milyon 600 bin ton yaş üzümle dünya altıncılığı konumunda bulunduğu belirtiliyor. Ancak yılda sadece 60-65 milyon litre civarında üretilen şarap, dünya şarap üretiminin sadece binde 2'sini karşılıyor.
TÜTÜN YERİNE BAĞ Rapor, yine de son yıllarda şaraplık üzüm üretiminde hızlı bir gelişme görüldüğü, daha yüksek bir katma değer kaynağı olan şaraplık üzüm üretiminin arttığı, bu alanda hızla yeni bağlar kurulduğunu müjdeliyor. Tarım sektörü açısından bu çok sevindirici bir durum. Çünkü şaraplık üzüm çeşitleri özellikle tütün kotasının uygulanmaya başlamasından sonra boşalan topraklarda yetiştiriliyor. Sulanamayan bu topraklarda köylünün üzümden başka bir ürün yetiştirmesi de olanaksız. Rapor, sadece Denizli ve yöresinde her yıl yaklaşık 7.000- 10.000 dekar yeni bağların oluşturulduğunu açıklıyor. Devletten hiçbir destek ya da teşvik almayan şaraplık üzüm üreticisi köylü, bunu ürününün daha fazla getiri sağlaması nedeniyle yapıyor kuşkusuz. Nitekim rapordan, 2004 yılında sofralık ve kurutmalık üzümler, kilosu ortalama 200 bin liradan satılırken, şaraplık üzümlerin kilosunun 350 bin ile 2 milyon lira arasından alıcı bulduğunu, özellikle Denizli, Ürgüp, orta Anadolu yöreleri ile Trakya'da şaraplık üzüm üretiminden duyulan memnuniyetin yansıması olarak köye geri dönüşlerin hızlandığını öğreniyoruz. Bu aşamada CHP raporunda "Bu köylü yüksek katma değer getiren şaraplık üzümü üretemezse ne yapacaktır?" sorusu yöneltilerek uygulamanın toplumsal sonuçlarına da dikkat çekiliyor. Raporda ayrı bir bölüm halinde ÖTV artışları da ele alınmış. 2003 başından 2005 şubat sonuna kadar tüketici fiyatları yaklaşık yüzde 30 artarken, şaraptaki ÖTV'nin yüzde 225, birada yüzde 185, rakıda ise yüzde 96 arttığı grafiklerle sunulmuş. Bu artışların özellikle ucuz sofra şaraplarının satışını ciddi biçimde engelleyeceği de belirtilmiş. Komisyon, henüz yeni yeni gelişmekte olan bir sektöre bu denli yüklenmenin vergi gelirlerini artırmak değil, bir sektörü yok etmeyi planlamak anlamına geldiğini öne sürüyor.
YILDA YARIM LİTRE ŞARAP Kaçak rakı konusuna da eğilen raporda şu soru yöneltiliyor: "Özellikle kaçak üretilen rakıların ölüme sebep olan kimyasalı metil alkolün satışı devletin çok sıkı kontrolü altında olmasına karşın, bu kaçakçılar bunu nasıl ve nereden buluyorlar? Bu noktada devlet tamamen suçsuz ve masumdur, diyebilir miyiz?" İktidar yetkililerinin söylediklerinin tersine, şarap üzerindeki vergilerin Avrupa ortalamalarının altında olmayıp İrlanda, İsveç, İngiltere, Finlandiya'dan sonra beşinci sırada yer aldığı, bu dört ülkenin de coğrafi ve iklim koşullarından dolayı alkol sorunu yaşayan ülkeler olduğu da raporun istatistiklerinden görülüyor. Ülkemizde ise kişi başına yılda 0.9 litre şarap tüketiliyor. Bunun 0.4 litresinin turistler tarafından içildiği hesaplanıyor. Dolayısıyla Fransa'da yılda 58 litre olan kişi başına tüketilen şarap miktarı bizde sadece 0.5 litre. Burada alkolizm tehlikesinin ve yazımın başında da değindiğim, "Yoksa sen gençlerimizin alkolik mi olmasını istiyorsun?" türü sorularla konuyu saptırmanın dayanağı yok.
OBJEKTİF RAPOR Nitekim Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğunda da şarap üzerinde ÖTV ya hiç yok ya da yok denecek kadar düşük. Kişi başı gayrı safi milli hasılaya uyarlanmış ÖTV incelemesinde ise Türkiye, kendisinden sonra gelen ülkeye göre dört kat daha fazla vergi takdiriyle en ön sırada bulunuyor. CHP raporunu tanıtan komisyon başkanı Orhan Z. Diren, bu raporun Başbakan Tayyip Erdoğan'a da sunulacağını, önümüzdeki günlerde şarap ve bağcıların temsilcileriyle başbakan ile görüşme talebinde bulunulacağını söyledi. Bakalım, ilk kez hazırlanan bu objektif rapor, iktidar cephesinin bugüne dek izlediği çizgide bir değişiklik yaratacak mı? Ben kendi adıma, içki dünyasını yakından tanıyan biri olarak, birtakım düzeltmelerin vakit geçirmeden yapılmasını canı gönülden temenni ediyorum. Zira bu yapılmazsa, içki sektörümüzü yakın bir gelecekte tümüyle yabancılara teslim edeceğimiz görüşünü taşıyorum.
|