Prof. Hausmann, merkez bankalarının, enflasyon hedeflemesi yaparken, reel döviz kurunu da para politikası fonksiyonlarının içine alması ve bunu da idare etmesi gereğinin altını özenle çizmektedir. Aynı toplantıda bir sunum yapan Sübidey Togan ve Hasan Ersel de, reel döviz kurunun uzun vadeli denge değerinden fazla sapmaması görüşünü dile getirmişler. Onlara göre, Türkiye'ye en uygun döviz kuru rejimi, yönlendirilen dalgalı veya bir band içinde sürüklenen kur rejimlerinden birisidir. Tam dalgalı döviz kuru rejimi ise cari işlemler açığının sürdürülebilmesi konusunda sorunlar yaratır. Bu görüşlerin ortak noktası ise, merkez bankasının kafasında oluşacak bir kur düzeyini, kamuoyu ile paylaşmadan, çeşitli yöntemlerle korunmasıdır. Böylece istikrarlı ve uzun dönemli büyüme için gerekli ihracat pazarları elde tutulabilir, cari işlemler açığı da idare edilebilir oranlara indirgenebilir. Kanımca ikisi de doğru yaklaşım. Özellikle, Prof. Hausmann'ın uzun dönemli büyümenin kaynağı konusundaki fikirleri yabana atılacak cinsten değil. Döviz kuru rejimini belirleme yetkisine sahip hükümetin, bu görüşleri dikkate alıp, rezerv attırma gerekçesini de kullanarak "tam dalgalının sakıncalarından" ekonomiyi korumasında sonsuz yarar var.