|
|
|
|
|
|
'Kardeşim güle güle' dersin biter
MUHTAR: Basına karşı hükümette paranoya mı oluştu?.. Fehmi Koru da aynı şeyi yazdı... Önce Savunma Bakanı arkasından Turizm Bakanı'nın sözlerinin manşete çekilmesinin ardında birşeyler mi var diye sordu... ILICAK: Var mı, yok mu bilmiyorum yani ben hiç zannetmiyorum... BARLAS: Tayyip Bey'e destek veren merkez basın ne zaman eleştirmeye başladı?.. 17 Aralık'tan sonra... AKÖZ: Şimdi ben diyelim ki başbakandan randevu aldım. Söyleşi yapacağım. Konumuz Avrupa Birliği. Gittim. Sonra patronumun işi için birşeyler yapmaya çalıştım. Orada, 'Bitti söyleşi kardeşim. Güle güle' dersin. Bunu da kayda geçirirsin. İşte burada şu şu geldi; bu söyleşi de yarım bırakılmıştır. Çünkü asıl niyeti söyleşi değil iş takibidir. Bitti işte. MUHTAR: Başbakan iktidara basının gücüyle gelmediğini biliyor dediniz. Zaten muhalefetteyken de kimse destek çıkmıyordu, bunu bildiği için böyle davranıyor; öyle mi?.. ILICAK: Şunu düşünüyor AK Parti ekibi... Biz iktidara gelirken basından destek görmedik, dolayısıyla basına ihtiyacımız yok. Bu basın geçen dönemde hep iş takip etti. Zaten kamuoyunda da hiçbir itibarı yoktu. Oysa Tayyip Bey'e basının önemini anlatacak insanlara gerek var. MUHTAR: Gerek Nazlı Ilıcak, gerekse Mehmet Barlas sizler kişi olarak, iktidara gelmeden önce Recep Tayyip Erdoğan'ın çok belirgin bir şekilde özgürlüğünü, savunmuştunuz. Şimdi bakıyorum pek memnun değilsiniz Başbakan'ın basınla ilişkilerinden. Yani en fazla siz eleştirdiniz... Örneğin, Emre, Nebil, ben sizin kadar açık seslendirmedim bu eleştirileri... AKÖZ: Karikatür olayında başbakanı ilk eleştiren benim...
|
|
|
|
|
|
|
|
|