Derinlerden bir ses
Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Yavuz Donat'a "derin devlet"i tatlı tatlı anlattı... Elbette çok şey bilen, çok şeyi doğru tahlil edebilen ama pek az şeyin adını koyan Demirel'in "soyut derin devlet"i bu kadar da olsa anlatması önemli. Lakin, başkaları da anlatıyor. Tatlı tatlı değil; soyut değil. Canlı, kanlı, iskeletli. Diyarbakır Savcısı Mithat Özcan mesela, bir "PKK itirafçısı"nın bu kez "derin devletin bir kolunun itirafçısı ve infazcısı" sıfatıyla anlattıklarını, bir zamanlar Başbakanlık belgesi olmuş "Susurluk Raporu"nu ve 12 yıl önce öldürülmüş birisinin yeni DNA testlerini birleştirerek iddianame hazırladı. Bu sayede, en azından sekiz cinayetin zanlılarıyla ilgili bir dosya oluştu. Zanlıların "mesleki kategorileri" şöyle: Artık emekli olmuş bir subay, halen görevli bir astsubay, bir polis, polisin askerlik şubesindeki eşi, Susurluk silsilesinin "efsanevi kayıp seri katili", kah "devlet hizmeti" ne kah "çete hizmeti" ne alınmış, "PKK cinayetleri" nden "resmi cinayetler" e terfi ettirilmiş "itirafçı katiller".
Savcının sanıklara isnat ettiği suç, "Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve taammüden adam öldürmek." Yani, devlet adına yasadışı yollarla adam öldürme, adam kaçırma, kendi çıkarlarına yönelik gasp. Şöyle hikayeler; bu ülkede, sizin vatanınızda. "Terörle mücadele" nin kimileri tarafından "mücadelenin terörü" haline getirilmesine dair. İfade vereceksin diye aldık, sorguladık, sonra köprü altında kafasına iki el ateş edip cesedi attık... Amca çocuklarını evden aldık, öldürdük... Şehir merkezinde dolaşırlarken aldık, Jitem merkezine götürüp işkenceyle sorguladık... Uzman çavuş tarafından boğularak öldürüldü... Önce kemiği kırılmıştı... Bekçi olarak çalışan da aynı yöntemle infaz edilmişti... Cesetleri köprü altına attık. İşkenceli sorgudan geçirdik, sonra bu kişileri iple boğarak öldürdük... Cesetleri çuvallara koyup attık... Gözaltına alıp arabaya bindirdik, Jitem'e götürdük, işkenceli sorguda üstünden para çıkmadı, ama bir defa almıştık, alınca sağ bırakılmaz, ellerini arkadan bağlayıp boğarak öldürdü Uzman Çavuş... Cesedi mezarlığın duvar dibine attık.
Demirel'in tatlı tatlı anlattığı "Derin devlet"in derinliklerinden iskeletler, hayaletler, hortlaklar sökün ediyor. Devletin birçok birimi, medyanın birçok köşesi bu derinliklerin korkulu hatırasıyla yüzleşmekten kaçınıyor. Demirel de iyi anlatıyor, hoş anlatıyor ama sanki bir şeyi unutuyor: Savcının bugün, yani 12, 13 yıl sonra açtığı bu dosyalardaki olaylar ve dosya haline gelmemiş niceleri, mesela 1992-1994 tarihlerine ait. 1992-1994? Demirel Başbakan... Demirel Cumhurbaşkanı. "Derin devlet" derin kazarken, Demirel bizzat devlet, bizzat yürütmenin başı, bizzat devletin başı. "Derin"de bir devlet" varken, "Devlet"in görünen başları ve yüzleri ne kadar masum ve ne kadar sevimli! Öyle bir dönemdi işte!
|