kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Belkis Kilickaya @ SABAH
 

Hitler'in Son Günleri

Yakın tarihin en büyük zulmünü gerçekleştiren Hitler'in insani yanlarını ortaya koymak için çekilen film Avrupa'da çok konuşuluyor

Fransa ve Almanya'da filmi Hitler'i insani yanıyla gösterdiğinden yola çıkarak eleştirenler çıktı. Sekreterine karşı çok anlayışlı, aşçısına karşı da çok kibar. Teşekkür etmeyi asla ihmal etmiyor, sevgilisine aşık. Köpeğinin zehirlendiği sırada kafasını çeviriyor, bakamıyor. Bir de acıbadem kurabiyesini çok seviyor. Hayır, kurabiyeler Türkiye'den gönderilmiyormuş, gerçi zamanında bazı nasyonel-sosyalizm sevdalılarına bakılırsa, gönderecek olanlar da hiç yok değilmiş! "Der Undergang" adlı film, Sovyet tankları 9 kilometre öteden Berlin'e ilerlerken Hitler'in yer altında kendisine en sadık kişilerle geçirdiği son 12 günü üzerine. Yönetmeni Olivier Hirschbiegel'in dediği gibi gerçek-dışı bir imaj olarak saklamak yerine onun da bir insan olduğunu hatırlatmak çok daha hayırlı! Hitler elbette insan! Yiyen içen, seven, kızan biri. Yakın tarihin en büyük, en vahşi zulmünü de tek başına değil başka milyonlarca insanı da peşine takarak yaptı. Almanya, Polonya, Hollanda, Norveç, Estonya, Letonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Avusturya ve İtalya'da 6 milyon Yahudi sadece ve sadece bir ırka ve bu ırka ait oldukları için toplatılarak yok edildi. Herhangi bir savaştan farklı. Başka bir yere kaçmanıza, başka bir yerde yaşamınıza da imkan verilmiyor. Sürgün edilmiyorsunuz. Elinize bir bomba da siz alıp atamıyorsunuz. Yahut yumruk da! Gıkınızı dahi çıkaramıyorsunuz. Ne varsa yutmak zorundasınız, gördüklerinizi, yaşadıklarınızı, çocuklarınızı, evet ateşi, sabunu her şeyi!

GAZ ODALARI
Geçen haftaki yıldönümünde bütün dünya liderlerinin toplandığı, Auschwitz denilen o kampta sadece 60 yıl evvel günde 20 bin kişi üstleri soyularak gaz odalarına sokuldu. Zyklan-B gazıyla imha edildiler. Çocukların bazıları eğer 5-6 yaşındaysalar getir-götür işlerinde kullanıldıkları için öldürülmediler, ama eğer 2-3 yaşındalarsa onlar da öldürüldüler. The Independant'ın yazdığı gibi bütün bunlar Pamuk Prenses ve 7 cüceler hikayesinden 3 yıl sonra Beatles'tan 20 yıl evvel yani çağımızda modern zamanlarda geçti. İnsanların eğitimli, kültürlü oldukları bir yerde Avrupa'nın ortasında yaşandı bu kıyamet.Türkleştirmek isterseniz, 12 Eylül'den 40 yıl, 60 ihtilalinden 15 yıl önce oldu her şey ve şahitleri sağ henüz. Hatta kollarına kazılan numaraları da duruyor bir şekilde kaçıp kurtulabilmiş olanların. Bu konuyu konuşamıyorlar. "Oradan gelmiş miydi, dönebilmiş miydi'' diye geçiyor adı. Filmde Hitler'in insani yanına değil ama insanın Hitler kılığındaki görünümüne ve onun gibi daha diğerlerine ve onların da sadece birkaç günkü haline şahit oluyorsunuz. Bazı sahnelerde insanoğluna bakıp, "Allah kahretsin yok edin, birbirinizi'' diye avaz avaz bağırasınız geliyor. Sonra işte bir filmle ne kadarı hissedilebilinirse, o kadarıyla öfkeli, hiddetli, korkudan başlayan ama onun ötesinde bir hisle ve bir de tuhaf bir kararlılıkla ayrılıyorsunuz salondan. Hayır, soykırım sahneleri yok filmde. Hirschbiegel, bunları size söylemiyor ama siz filmi seyrettikten sonra önce insanın ne kılıklara girebileceğini nasıl bir kıyamet ve vahşet taşıyabileceğini idrak ediyorsunuz. Sonra bugünlerde bu karlı havada Polonya'daki törenlerde, o binlerce insanın yüzündeki yokluk, mahrumiyet ifadesini, kırık bakışı, derin hüznü ve o ağır sessizliği hatırlıyorsunuz. Sonunda Almanlar'a da üzülüyorsunuz. Bu olayın hedefi değil ama seyircisi olmak yahut tanığı kalmak ağır bir zulm. Hitler Almanlar'a da acımıyor zaten ama Almanlar'ın bir kısmı hatta sıradan Almanlar da mühendisler, işçiler, köylüler, bankacılar, gazeteciler de Hitler'in acımadıklarına acımamış. Eski başbakan Helmuth Kohl'ün dediği gibi "bu filmi ne kadar çok insan görürse o kadar iyi."

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Asi Torun Büyüklerini Ziyaret Etti!   / 27-02-2005
 Önyargılı Kararlar   / 13-02-2005
 Hitler'in Son Günleri   / 06-02-2005
 İhanet Edenler Çoktu   / 09-01-2005
 Fransız Siyasetçiler   / 02-01-2005
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
  » Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
GÜNTAY ŞİMŞEK
Amerika ile yollarımız neden ayrı?
Son iki yılda...
BELKIS KILIÇKAYA
Barış İntifadası!
30 yıldır Hafız Esad'la dost olan...
YASEMİN TAŞKIN
Türkiye'ye Gelmek
Uzun süre yurtdışında kalmak algılama...
STELYO BERBERAKİS
Yunanistan'ın Gündemi
Kilise skandalı, İsmail Cem ile...
Tiroid vücudun orkestra şefi
Tiroid vücudun orkestra şefi
Türkiye'de tiroid sorunu olan milyonlarca insan var. Daha çok...
Tam bir anne kuzusuyum
Ata Demirer nereden nerelere geldi? Bu yolculukta yanında kimler...
Seksi herkes farklı yaşıyor
Yeni Zelanda'lılar orgazmı uluslararası bir gün olarak kutluyor, Japonya'da...
Kızılay'ı küllerinden yaratacağız
Gönüllü usulüyle çalışan ve bağışlarla ayakta kalan Kızılay'ın 13 aydır...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.