|
|
|
|
|
|
Dikkatli anne bebeğindeki sara nöbetini fark eder
Halk arasında 'sara' olarak bilinen epilepsi hastalığı, bebeklik döneminden itibaren ortaya çıkabiliyor. Zamanında uygun tedaviyi gören hastalar; ilaçla nöbetsiz, kasılmasız bir hayat sürebiliyor. Ameliyat ise son çare...
Marmara Üniversitesi Pediatrik Beyin Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. M. Memet Özek, epilepsi ve tedavisindeki son yeniliklerle ilgili sorularımızı yanıtladı...
Epilepsi nedir? Hangi nedenlerden kaynaklanır? İnsan beyninde milyarlarca hücre bulunmaktadır. Tüm hareketlerimizi, sosyal ve zihinsel faaliyetlerimizi bu hücreler yönetir. Aralarında çok kuvvetli bir ağ mevcuttur ve birbirlerine sürekli olarak sinyaller gönderirler. Bu iletişim çok düşük düzeyde elektrik akımı ile olur. Bu düzen bir bilgisayar ahengi içinde hiç aksamadan sürer. Epilepsi, halk arasındaki deyimi ile sara hastalığı, işte bu hücrelerden bazılarının anormal boyutta elektrik akımı yayması sonucunda oluşur. Bu, herhangi bir nedenden olabilir. Bazı hücreler normalden farklı bir elektrik akımı üretir ve çevre beyin bölgelerini etkileyerek, hastanın farklı tiplerde epilepsi nöbeti geçirmesine yol açar. Biz bunu hastalarımıza anlatırken "Beynin bir bölgesinde bir tür kısa devre oluyor" deriz. Bu anormal akımın üretildiği beyin bölgesine göre de hasta farklı şekillerde nöbet geçirir. Epilepsi her yaştaki insanda görülebilen bir hastalıktır.
Nöbete yol açan olaylar neler? Beyinde doğuştan olan gelişim anomalileri, enfeksiyonlar ya da tümörler, beynin damarsal hastalıkları epilepsiye yol açabilir. Hastaların önemli bir çoğunluğunda yapılan tüm araştırmalar normal gözükür, fakat hastanın epilepsisi vardır. Doğal olarak, hastanın yaşına göre nedenler de değişmektedir. Örneğin 40 yaşından sonra ilk kez nöbet geçiren bir hastada, bizim tanımlamamıza göre "geç epilepsi"de, ilk düşünülmesi gereken neden beyin tümörüdür.
Nöbetin belirtileri neler? Epilepsi nöbetleri klinikte birbirinden çok farklı şekillerde ortaya çıkar. Bebeklerde görülen ateşli havale veya kısa dalma nöbetlerinden, hastanın kısa süreli bilinç yitimi veya ani olarak yere düşmesi şeklindeki nöbetlere kadar değişmektedir. Tabii ki en önemlisi, bizlerin büyük nöbet diye tanımladığı hastanın bilincini kaybettiği, ellerinde ve ayaklarında kasılmaların olduğu, ağzından köpük geldiği ve idrar kaçırdığı durumdur.
Epilepsi ne sıklıkta görülür? Bugün için tüm toplumlarda her 100 insandan birinde hayatının bir döneminde sara hastalığı olduğu istatistiklerden bilinmektedir. Yalnız ülkemizde, diğer tüm tıbbi konularda olduğu gibi, güvenilir bir sağlık istatistiği maalesef yok.
Nasıl teşhis edilir? Epilepsi hastalığında tanı, olayın hasta ailesi tarafından fark edilip hastanın hekime ulaşmasıyla mümkün olmaktadır. Özellikle dikkatli anneler çocuklarındaki çok hafif nöbetleri dahi fark edebilir. Fakat yine toplumsal baskılar nedeni ile özellikle çocuklarda bu hastalık belli oranda aile içinde gizlenmektedir. Hasta hekime başvurduktan sonra EEG ve radyolojik tetkikler yapılmalıdır. EEG beynin bu elektriksel faaliyetlerini değerlendiren bir yöntemdir.
Tedavisinde izlenen yol nedir? Günümüz tıbbında epilepsinin ilk plandaki tedavisi medikal, yani ilaç tedavisidir. Bugün nöbet tipine göre piyasada kullanılan çok sayıda ilaç var.
Cerrahi ne zaman tercih edilir? Hastaların yüzde 70'i ilaç tedavisine olumlu cevap verirken, yüzde 30'u ilaçlardan yararlanmaz. İşte bu "ilaca dirençli" diye tanımladığımız epilepsi hastalarında cerrahi tedavi bir alternatif oluşturuyor.
Cerrahisinde ne yapıyorsunuz? Bugün için epilepsi cerrahisinde üç ana grup yöntem mevcuttur. Bunlardan birincisi 'rezektif cerrahi' dediğimiz, araştırmalar sonunda saptanmış olan epileptik bölgenin beyin dokusundan çıkartılması anlamındadır. İkinci yöntem ise 'diskonneksiyon' dediğimiz, hastanın epilepsi nöbetinin yayıldığı anatomik yolların kesilmesine yöneliktir. Üçüncü yöntem ise, ilk iki yöntemden de yarar görme şansı olmayan ciddi ağır ve ilaca dirençli epileptik hastalar için kullanılan vagal sinir stimülasyonudur.
Bu işlemin yan etkileri veya komplikasyonları var mı? Tüm cerrahi uygulamalarda olduğu gibi, uygun bir cerrahi hazırlık ve cerrahi yöntem izlenmediği takdirde doğal olarak komplikasyonlar çıkabilir. Bu amaçla hastaların ameliyata son derece ayrıntılı olarak hazırlanmış olmaları gerekmektedir. İyi tetkik edilmiş ve uygun cerrahi tedavi uygulanan hastalarda ameliyat yan etkisi oranı son derece düşüktür.
|
|
|
|
|
|
|
|
|