Mikroplara en açık gıda maddesi süt. Ve ne yazık ki Türkiye'de sütlü ürünler pazarının sadece yüzde 10'u kayıt altında. Sütteki hile ve yetersiz hijyen, önemli hastalıkların nedeni.
Peynir, zeytin, yumurta... Keyifli bir kahvaltı sofrasının vazgeçilmezleri. Ama keyfi kadar da risk içeriyor. İşin içinde hayvansal gıdalar varsa zaten bir yerine 5 kez düşünmek gerek. Çünkü süt ve sütten üretilmiş ürünlerde Türkiye'de kayıtdışılık çok yüksek oranda. Siz sütün ineğin memesinden sağıldığında, tıpkı dalından kopmuş elma gibi 'naturel' olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Süt, mikroplara en açık olan gıda maddesi. Yani içinde hiçbir katkı olmasa bile sütten çok mikroplu ve bakteri üremiş bir gıda maddesi yaratabilirsiniz. Sütün içindeki bakterilerden arınabilmesi için sağıldıktan sonra en geç iki saat içinde soğutulması gerekiyor. Aksi halde hızla bakteri ürüyor. Bu bakteriler de salmonella, burusella, ateşli hastalıklar ve bağırsak hastalıklarına neden oluyor. SETBİR (Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Derneği) Başkanı Erdal Bahçıvan'a göre Türkiye'de süt ve sütten yapılmış ürünlerde sektörün sadece yüzde 10'u kayıt altında. "Herkes katkı maddelerine takılıyor, ama hiçbir katkı maddesi olmadan da bir besin zehirli olabilir" diyen Bahçıvan, özetle şunları söylüyor: "Pek çok hile var sütte. Örneğin içindeki yağı alıp yerine margarin koyuyorlar. Normal bir tüketicinin bunu anlayabilmesi de kolay değil, zaten bu yüzden bu kadar rahat h i l e yapılıyor. Hile profesörleri türedi piyasada, bir yöntem deşifre mi oldu, hemen yenisini geliştiriyorlar. Son kullanma tarihi bitmiş ve iade edilen peynirleri işleme tabi tutup yeniden piyasaya sürüyorlar. Gıda dışı jeller var, bunlar ufalanmış peynirin daha katı ve kıvamlı olmasını sağlıyor. Bu jelleri kullanıyorlar."
MALİYETİ HESAPLAYIN Bir peynirin sağlıklı ve hilesiz üretildiğini anlamanın yolları var tabii. Ajan olup, üretim süreçlerini izleyemeyeceğinize göre birkaç ipucundan yararlanabilirsiniz. Peynirin maliyetini hesaplamak çok zor değil. 1 kilo beyaz peynir için 5 kilo süt gerekiyor. Sütün kilosu yaklaşık 450-500 bin lira. Yani sadece sütün maliyeti 2.5 milyon lira. Bunun mayası, kültürü, işçiliği, nakliyesi, soğutması var. Bunlar da en az yüzde 15-20 maliyet demek. Yani 3 milyon lira sadece maliyet. Üzerine üreticinin ve peyniri satanın yüzde 5'er kârını eklediğinizde ortaya 3 milyon 700- 4 milyon lira gibi bir rakam çıkıy o r . Şimdi siz kilosu 2.5 milyona satılan peyniri gönül rahatlığıyla yiyebilir misiniz? Peki markalı ürünlere güvenebilir miyiz? Şöyle düşünmek gerek. En basit markanın bile değeri milyonlarca dolar. Markasına zarar vermek istemeyen bir üreticinin bu yollara başvurması da mümkün değil. Ama sektörün neredeyse yüzde 90'ını, kaybetme riski olmayan üreticiler oluşturunca, hileler de çeşitleniyor.
DENETİM YETERLİ Mİ? SETBİR Başkanı Erdal Bahçıvan'a, "Ambalajı üzerinde üretim izni olan firmalara güvenebilir miyiz?" diye sorduğumuzda, yine içimiz rahatlamıyor. Bahçıvan, "İki evrakla izin verip iki yılda bir firmanın kapısından geçerseniz bu iznin anlamı kalmaz. Firmaların denetimini, devlet tarafından denetlenen özel sektör kurumlarının yapması gerek. Devlet de denetleyeni denetlemeli. Bu şekliyle yapılan denetime güven olmaz" diyor.